Bir iki haftadır İstanbul sözleşmesi ve akabinde çıkarılan 6284 sayılı kanun üzerinde çalışıyorum. Her ikisini de PDF olarak bilgisayarıma indirip inceliyorum.
Bu konu gerek medya da gerekse sosyal medya da bir hayli tartışıldı ve tartışılmaya da devam ediyor. Biz de inşallah müstakil bir yazı hazırlıyoruz.
Diriliş Postası adlı gazetenin genel yayın yönetmeni Erem Şentürk konu ile ilgili peş peşe iki yazı yazdı. Bizimde yazı hazırlığımız olduğu için birincisini dikkate almadık bile. Ancak ne var ki ikinci yazısı argo tabiriyle Müslüman erkeklere baya bi giydirme olmuş, bize de cevap hakkı doğmuş.
Benim gibi düşünenleri İstanbul sözleşmesini ve 6284 sayılı kanunu bilmemekle ve bir birine karıştırmakla suçlamış bay Erem. Acaba kendisi ne kadar bilgi sahibi, merak ettim doğrusu.
Bu fakirin şiddetin her türlüsüne karşı olduğunu ve bu konuda özellikle kadına şiddete karşı yazılarımızı okuyucular çok iyi bilir.
Evvela siz dini inançlarınızdaki yanlış kadın tasavvurunu bir düzeltinde öyle çıkın milletin karşısına.
Mesela kadının erkeğin sağ kaburga eğe kemiğinden yaratıldığı yalanını kim soktu dini kaynakların içine de kadına ikinci sınıf muamelesi yapıldı yıllarca İslam coğrafyasında.
Mesela, eğer Adem (AS)’dan sonra secdeyi emretseydim kadını kocasına secde ettirirdim yalanının kaynağı nedir, hangi sürenin hangi ayetinde geçiyor ki dini öğretilerin içine girmiş?
Ya da Miraç hadisesinde Peygamber efendimize cennet ve cehennem gösterilmişte cehennemde kadınlar çoğunluktaymış yalanını efendimize iftira ederek nasıl uydurdunuz?
Ya da cemaatler, tarikatlar, mezhepler marifetiyle kadın kocasından izinsiz babasının evine bile giderse büyük günah olur diyerek erkek tahakkümünde bir din algısını Müslümanlara din diye anlatırken hiç utanmadınız?
İbadetlerde Allah kadın erkek diye ayırt etmemişken niye sadece erkekler Cuma namazı kılıyor, var mı böyle bir ayet?
Daha nice yanlışı dini bilgi diye sunulan, kadını ikinci sınıf vatandaş yerine koyan öğretiler var. Biz bir kaçını buraya yazdık, hepsini yazmaya kalksak cilt cilt kitaplar çıkar ortaya.
Bunca yanlışın içerisinde kalkmış bay Erem bir iki beceriksiz hakimin verdiği aptalca birkaç kararı bayrak yapmak Müslümana yakışır mı diye soruyor.
Unutma Erem yanlış yanlışı doğurur. Sen dini bilgilerdeki yanlışları düzeltmezsen savunduğunu iddia ettiğin ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanını yatakta basıp şafakta asmak isteyen birileri elbette çıkacak ve sen Müslüman erkekleri suçlayarak hiçbir çözüm üretemeyeceksin.
Gel bütün yanlışları hep beraber bertaraf edelim. Adil yargılanmayı isteyelim. Ülkenin bir tarafını düzleteceğim derken diğer tarafını berbat etmenin kimseye faydası yok. Zira biz hep birlikte Türkiye’yiz.
Daha İstanbul sözleşmesini ve 6284’ü yazmadım ona göre. Nasipse o da bir daha ki yazıya.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile….