Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 10.05.2016 10:16

Elleriniz sesimiz olmasın (İşitme engeller adına)

Facebook Twitter Linked-in

Yaklaşık iki yıldır her önüme gelen tanıdığa soruyorum, hayat şartları açısından en zor engellilik hangisi diye. İlk verilen cevaplar ortak ve hepsi görme engelli diyorlar. Hepsinin gerekçesi de aynı, hayatı ve nesneleri göremeden tanımak veya tanımlamanın güç olduğu.

Spastik, down sendromu ve zihinsel gibi engelliler bu değerlendirmenin dışında. Zira onlar zaten ebeveynleri tarafından bakılıyor. Kendi kendine yaşamını devam ettiren engellilerin ne kadar zorlandığıyla alakalı bir değerlendirme. Tabi ilk etapta görme engelliler daha çok zorlanıyor gibi görünse de aslında onların da ellerinden tutan birileri var. Hatta görme engelliler bütün enerjisini görmedikleri için kulaklarına ve beyinlerine yoğunlaştırdıkları için daha çevik ve çabuk kavrayan bir zekaya sahipler. Bunun içinde görme engellilerin başarılarını toplumda fazlasıyla görmek mümkün.
Hayatı daha iyi yaşayabilmek için istinasız bir bedene sahip olmak tabi ki en güzeli ama ne yazık ki her hangi bir uzvu eksik olan bütün engelliler günlük yaşamlarında zorluklarla karşılaşıyor. İşitme engelli biri olarak ben de iddia ediyorum en zor yaşam koşulları işitme engellilerindir. 
Müsaade edin ben de gerekçelerimi açıklayayım efendim. Hayatı anlamak ve anlamlandırmak için önce duyması, beynin algılaması ve kişiyi harekete geçirmeye sevk etmesi lazım. Çok şükür cihazla da olsa bizler toplumsal iletişimde bir nebze bunu başarıyoruz. Ama cihazla dahi olsa hiç duyamayan işitme engelliler var, toplumun çoğu kesiminin bunlarda haberi dahi yok. Nasıl olsun ki o insanların sadece kulakları duymuyor ama diğer uzuvları sağlam. Dolayısıyla toplumda herkes onları engelli olarak görmüyor, engelli olarak yaklaşmıyor. Bunun tabii sonucu olarak da kimseden yardım alamıyor. Dertlerini anlatabildikleri tek şey elleri ve mimikleri. Onu da anlayacak insan sayısı kaç tane ki adam derdini anlatsın. Üstelik en çok istismar edilen de işitme engelli grubudur. Kaç tane doktor işaret dili biliyor onları anlamak için. Veya sağlam insanlara işitme engelli raporlarını neye göre veriyorlar sormak lazım. Zira hiç duymayana bile %50 rapor veriliyor. Her iki kulağı duymayanların ki de çok ilginç hesaplanıyor. Her iki kulakta yapılan odyo ölçümleri ikiye bölünüp 0,2 le çarpılıyor. Yani dörde bölünmüş oluyor. Biraz daha zorlasalar engelli olmayacak duymayan engelli. Doktor anlamıyorsa, doktora derdini anlamıyorsa topluma nasıl anlatacak derdini?
Biliyorsunuz geçtiğimiz Aralık engelliler günü kutlandı. 10-16 Mayıs da dünya engelliler günü olarak kutlanacak. Bakın bakalım işitme engellileri kaç etkinlikte göreceksiniz? Aralık’taki etkinliklerde Gebze Halk Eğitim Müdürlüğü'nün işaret dili kursundan mezun sağlam insanlarla tiyatro oyunu hazırlandı. Bendeniz de içlerinde yer almaya çalıştım. İlk defa işitme engellileri anlamaya çalışan, onları anlatacak olan bir ekiple karşı karşıyaydım. İşitme engellilerin anlaşılması için de elimde gelen gayreti gecemi gündüzüme katarak ortaya koymaya çalıştım. Yaşadığım süreçte işitme engelli biri olarak ben onları anlamaya çalıştım ama mümkün olmadı. Beklentim işitme engellilerin topluma kazandırılabilmesi onların anlaşılması ve topluma anlatılması idi. Ekibin içlerin de bir kaçı hariç böyle bir derdi yoktu. Onlar daha çok kendilerini anlatmak istiyordu. Bize de kaderimizle baş başa kalmak düştü. Bu hafta engelliler haftası olması münasebetiyle ben bütün engelli kardeşlerimin haftasını canı gönülden kutluyor, engelsiz bir hayat temenni ediyorum. Biz işitme engellilerin kutlaması zamanı belli olmayan bir bahara kaldı. Bizler anlaşılıncaya kadar da lütfen elleriniz sesimiz olmasın, başka ihsan istemez.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —