Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 27.02.2016 10:21

Eleştiri kültürü

Facebook Twitter Linked-in

Hiç kimse eleştirilemez değil, hiç kimse kusursuz değil. Akıl baliğ insanlar içerisinde sadece Peygamberler masumdur. Buna rağmen bazı durumlarda Allah (CC) bile elçilerini uyarmış, yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyerek eleştirmiştir. Ne var ki kusursuz dost arayan dostsuz kalır diye tabir edilen bir durum vardır ve yerinde bir tespittir. Geriye dengeli iletişim ve dengeli eleştiri kalıyor. Eleştirilerde bu kural uygulandığında toplumsal kültürün oluşmasına da çok büyük katkı sağlanmış olur kanaatindeyiz.

Siyasi arenada karşıt siyasi görüşte oldukları partinin en iyimser işlerini bile acımasızca eleştirmeyi siyasi kazanım zanneden aklı evvelleri var ülkemizin. Bunların dertleri ülkenin kalkınması, gelişmesi, muasır medeniyet seviyesine ulaşmaya katkıda bulunmak falan değil. Bizden olmayan tu kaka zihniyeti. Bu zihniyetlerle bu ülkede kalkınma, refah seviyesi falan da göremezsiniz. Bunlar ulusal siyasetle uluslararası siyaseti ayırt edemeyecek kadar gözlerini ihtiras bürümüş, dışarda tezgahlanıp sınırlarımızda oynanan oyunu göremeyecek kadar zavallılar. Recep Tayyip Erdoğan babamın oğlu değil, Sayın Davutoğlu’yla da kuzen olmuyoruz. Ben duruşlarındaki samimiyete bakıyorum. Doksanlı yılları hatırlayanlar bilir, o dönemde bazı densizler “Refah Partisine oy vermeyen Müslüman değildir” diye bir laf attı ortaya. Maksat partinin yükselen trendini zaafa uğratmak. Hoş o dönemlerde parti dar alanda siyaset yapıyordu ama böyle bir ayırım söz konusu değildi. Ak parti kurulurken bu anlayış tamamen ortadan kaldırıldı. Zira bu ülkede yaşayan her görüşte insan dürüstçe ve samimi olarak siyaset yapmak istiyorsa buna hiç kimse karşı çıkmamalıydı. Zira hepsi bu ülkenin değeri ve hepsi bu ülkenin insanı. Onu bunu dışlarsanız kiminle siyaset yapacaksınız? Siyaset yapmak istiyorsanız birilerine güvenmek zorundasınız.

Ertuğrul Günay, Erkan Mumcu ve hatta FETÖ’cülerin de bu düşüncelerle parti içine alındıklarını tahmin ediyorum. Amaç ülke için bir şeyler yapmaksa bu amaca hizmet etmek isteyen herkesle siyasi birliktelik kurulması kadar doğal bir şey olamaz. Hiç kimse kimsenin de kalbinin içini bilemez. Ta ki art niyetini açığa vurana kadar veya açık verene kadar. Nitekim bu oluşumda kendilerine siyasi ikbal göremeyenler ya ayrıldılar ya da bir sonraki dönemde birliktelikten vaz geçtiler. Diğerleriyle ilişkilerde 17/25 Aralık operasyonuna kadar devam etti, o tarihten sonra onlarla da ilişkiler koparıldı. Bu arada en önemli gelişme bana göre sayın Cumhurbaşkanının o dönemde yaptığı açıklama, “aldatıldık”. Bu

samimi itirafa absürt eleştirilerde geldi. Neymiş efendim, sen hükümetsin, devleti yönetiyorsun, bunları nasıl bilmezsin? Ben de diyorum ki aynı yastığı 20 yıl 30 yıl baş koyup birbirini aldatan eşlere ne diyeceksiniz? Sonuçta Sayın Erdoğan da bizim gibi bir insan. Samimiyetle itiraf ediyorsa inanmaktan başka alternatif yok. Bakın ben bu anlam da sayın Tuğrul Türkeş’i ve sayın Deniz Baykal’ı takdir ediyorum. Ak partiye değil devlete destek vererek devlet adamlığı hassasiyetlerini ortaya koymuşlardır. Anlayın artık şunu. Bir de anekdot verelim. Siz, Artvin Cerattepe de maden çıkarılmasına köylüler mi karşı geliyor zannediyorsunuz?  Bakın size burada ülke sevdasındaki samimiyetine inandığım MHP’li bir ağabeyin görüşlerini de anlatayım. Geçen hafta kent meydanın da Cerattepe eylemi vardı. Bu ağabeyle namaz çıkışı karşılaştık. Bu ağabeyimiz eylemcilere ver yansın ediyor. Ya arkadaş teknolojiyi kullan, işsizlik olmasın de, devletten her şeyi bekle ama devletin çalışmasını da engelle, bu doğru değil diyor. Alın size samimi ve dürüstçe bir eleştiri. Demek ki neymiş, yapıcı olan her eleştiri toplumda kendine yer bulabiliyormuş. Bütün eleştirilerimiz ve itiraflarımız böyle samimiyetle olsa inanın önümüzde hiçbir engel duramaz.

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —