Musa YAŞAROĞLU


Dikkat! “yalnız”laşıyoruz


İnsanlık “yalnızlaşma” mefhumunun kucağına her geçen gün biraz daha düşmekte ve amansız bir buhranın içerisine sürüklenmekte. Her yeni adım insanoğluna yeni bir kimlik ve yeni bir çehre kazandırırken geçmişle olan bağlarını da bir o kadar törpülemekte. Yeni ve yenilikçi akımlar dünyanın sınırlarını tekrardan oluşturuyor ve “âdem”i “adam”lık noktasında bir kez daha hizaya sokuyor. Sadi Şirazi’nin deyişiyle “üç beş damla kan ve bolca tedirgin ve kararsız” insan, aynı pervasız yanıyla hayatın inişli çıkışlı güzergâhında boy göstermeye devam ediyor. Sezai Karakoç’un dile getirdiği “Yitik cennet”ini arayışı hiç bitmemiş ve bitmeyecek olan kullar; Âdem ve Havva’nın birbirlerini bekleyişi gibi uhrevi nefesi soluma arzusundan da hiçbir zaman kurtulamayacağının farkında. Dünyanın kıskıvrak sarmaladığı benliğini, o çıkılmaz sokak hengâmesinden kurtarmak yerine, aynı kayıtsızlık hezeyanıyla kıvranmaktan kendini alamıyor. Önü alınamaz bir “tüketme” hırsıyla sarsılan insan benliği, aynı iflah olmaz serkeşliğiyle bütün mana kalelerini de art arda ve anormal bir pişkinlikle yıkmakta, ardı sıra da bu lakaytlığa alkış tutmakta.

18. Yüzyıldan itibaren maddeci akımların hayatın en mahrem alanlarına kadar sokulduğu günler, ne yazık ki aynı hüsran esaretiyle devam ediyor. Sanayi devrimiyle birlikte yırtılan maneviyat perdesi, pozitivist ve pragmatist ideolojilerin arsız haykırışları sonucu, tamamen kaybolup gitme riskiyle karşı karşıyadır. Kapitalist Garp’ın aç gözlü çocukları, kapanmaz bir iştahla manayı yutma heveskârlığında sınırları zorlarken ve tüketme hırsıyla bölmeye, parçalamaya devam ederken bütün dünyayı da peşlerinden sürüklemekteler. Her yeni buluş her yeni adım insanoğlunu gelenekten koparırken yalnızlaşma tehlikesinin da iyice kucağına itmekte ve bireyleri “bencillik” hissiyatının insafına terk etmekte. Her bencillik düşüncesi de sonunda amansız bir ayrışmanın temellerini hazırlamakta. “Ben” duygusunun tavan yaptığı bir yüzyılda yaşıyoruz ve ne yazık ki bir veba hâlini alan bu ”benlik” hastalığı, insanlık vücudunun en uç noktalarına kadar ilerlemeye devam ediyor. Hükümrân olma asaletine dayanamayan insanoğlu aslında kendine “kul” gördüklerinin kölesi olma yolunda her geçen gün biraz daha ileri gidiyor.

 “Bilimsel” etiketi altındaki her gelişme insanlığın tekâmülünde oldukça etkin ve baskın özelliğini korumakta. Sosyal bir varlık olma özelliğine sahip bireyler, modernitenin dayanılmaz albenisi karşısında, kendi benliğinin olmazsa olmazlarından feragat etmeye başladı. Şimdilerde sosyalleşme unsuru olarak lanse edilen birçok etkinlik, aslında asosyal toplum oluşturma amacının can alıcı noktaları hâlinde karşımıza çıkmaktadır. Maddenin tüm imkânlarıyla alaşağı ettiği “maneviyat ruhu” ne olursa olsun insan için ehemmiyetini korumakta ve aynı seçkin konumunu sürdürmektedir. Maneviyata karşı aynı hassasiyet ve bakış açısı dünyanın her bölgesinde olduğu gibi kendi coğrafyamızda da değerini korumakta.

“Bir” olma ya da “birlikte” olma hassasiyetini her kültürden daha fazla öne çıkaran öz dinamiklerimiz de ne yazık ki aynı buhranın aynı ayrışmanın etkisinden kurtulamıyor. Bir araya gelme yahut “cem” olma yeteneğini yitirmeye yüz tutan toplumların içine düştükleri dehlize maalesef ki biz de uygun adım ilerliyoruz. Kültürel birikim ve deneyimlerimizden yüzyıllarca faydalanmış olan Garp medeniyeti şimdilerde alaycı çehrelerle bize “kültür ihraç etme” yarışına giriyor. Son üç yüz yıllık yönelişlerimizle hiç de hak etmediği bir yüksekliğe çıkardığımız bu “madde birikintisi” uygarlık ne yazık ki pişkin bir edayla “mana erleri”yle yücelmiş bir medeniyete “ayrılık” tohumları ekme gayretinde. Komşunun aç yattığı bir gecede tok yatmayı ziyan kabul eden bir önderin bayraktarlığını yapan toplumun, hayatı sömürmek ve sekülerleştirmek amacıyla anlamlı bulan bir gürûhtan nasıl bir “kültür” talep edeceğini iyice düşünmek gerekiyor. 

Yunus Emre’nin yüzyıllar öncesinde seslendirdiği ve dünya milletlerinin şimdi sıkı sıkıya sarılma yarışına girdiği “Gelin canlar ‘bir’ olalım. Sevelim, sevilelim; bu dünya kimseye kalmaz.” öğretisi, taze ve dinamik duruşunu hala muhafaza etmektedir. Yalnızlaşan bireylerin her geçen gün arttığı ve kendine dokunmayana bin yıl ömür bahşedenlerin sayısının artık milyonları bulduğu bir dönemde yeni bir “cem”e yeni bir “birlik”e muhtacız. Bunu yaparken içine kapanıp başkalarını dışarıda bırakan bir çembere değil; hedeflerini dünyanın enlem ve boylamlarının en uç noktalarına kadar belirleyen geniş bir ufka gereksinimimiz var. Dünya amansız bir “ayrışma” buhranı yaşıyor. Her millet kendi çekirdeğine çekilmekte ve “öteki”leştirmeyi elzem görmekte. Yeni blokların her geçen gün belirginleştiği, her devletin kendi kabuğuna çekilip ardı ardına kalın duvarlarla benliğini çerçevelediği bu düzende hiç şüphe yok ki “birlik” ve “beraberlik” hassasiyeti her geçen gün biraz daha önemini hissettiriyor. Karşılıklı anlayış ve hoşgörünün yerini tereddüt ve “acaba”lı önyargıların aldığı bugünlerde birbirimize biraz daha sokulmalı ve bizi belimizden “birlik ruhu”na bağlayan ipe daha fazla sarılmalıyız.

Mevlana’mızın geniş ve sınırsız gönül dünyasının asırlara ve tüm mekânlara yönelttiği terennümü: “Ne olursan ol yine gel; bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değil.” bize kutsi amaçlara ulaşma iştiyakı için en güzel referans olacaktır. Biliyoruz ki “yalnız” bir ömür hüsran ve kayıplarla örülü bir örümcek ağından farksız ve ruhsuz olacaktır. İnsanı insan kılan paylaşma, “bir” olma ve birlikteliklerden mutlu olma duygusudur. Yunus’un deyişiyle “bir” olmayı becerip “diri” kalmayı sağlayanlar gelecek dünya düzeninin hissedilen ama görünmeyen gönül erleri, sessiz kahramanları olacaktır.

 

Pres makinesine sıkışan fabrika sahibi hayatını kaybetti

17 araç alev alev yanmıştı, hasarın boyutu ortaya çıktı

İstinat duvarındaki 241 yıllık tarih

Yangın eğitimi için Tekirdağ’dan Kocaeli’ye geldiler

Kocaeli’de ilginç görüntü: Karayolunda çırılçıplak dolaştı

Park halindeki kamyon 2 otomobile ve duvara çarparak durabildi: Ortalık savaş alanına döndü

Balık tutmak için açıldıkları denizde mahsur kalanlar kurtarıldı

Bankada 2 müşteri arasında bıçaklı kavga: 1 yaralı

Kocaeli’de 5 evi soyan 2 kadın yakalandı

Kocaeli’de rüzgar denizi taşırdı, yağmur trafiği felç etti

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 35 31 1 3 64 96
2.Fenerbahçe 34 28 1 5 58 89
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.İstanbul Başakşehir 35 16 12 7 10 55
5.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 35 14 14 7 -6 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 35 12 11 12 -9 48
10.Antalyaspor 34 11 11 12 -3 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 34 8 14 12 -14 36
17.Gazişehir Gaziantep 35 9 18 8 -15 35
18.Hatayspor 35 7 15 13 -10 34
19.Pendikspor 34 7 18 9 -32 30
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16
1.Galatasaray 35 31 1 3 64 96
2.Fenerbahçe 34 28 1 5 58 89
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.İstanbul Başakşehir 35 16 12 7 10 55
5.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 35 14 14 7 -6 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 35 12 11 12 -9 48
10.Antalyaspor 34 11 11 12 -3 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 34 8 14 12 -14 36
17.Gazişehir Gaziantep 35 9 18 8 -15 35
18.Hatayspor 35 7 15 13 -10 34
19.Pendikspor 34 7 18 9 -32 30
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16

YAZARLAR