Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 12.08.2015 09:42

Çıplak Vatandaş

Facebook Twitter Linked-in

Yapım ve yönetmenliğini Başar Sabuncu’nun yaptığı 1985 yapımı komedi-drama türü bir film. Seksen ihtilalinin asker kökenli geçici Bülent Ulusu hükümetinden sonra kurulan anavatan partisi dönemi. Konu İstanbul’un varoşları diye tabir edilen gece kondu mahallesinde geçen fakirlikten kıvranan, elektrik-su faturalarını ödeyemeyen ailelerin dramını komedi diliyle anlatmaya çalışmış senarist. Tabi o günün şartlarında film çekmek nasıl bir şeydi bilemiyoruz ama o zamanlar bayağı bir izleyicisi vardı bu tarz filmlerin. Fakirliği konu almasına karşın Renan Fosforoğlu pijamaların üstüne sabahlık giyip sofraya geldiğinde karısına itiraz ediyor yemekte yine patates var diye.

“Her gün patates her gün patates artık midem kaldırmıyor.” Tabi film komodi olunca bu sahneye ister istemez gülüyorsunuz. Zaten her şeyden öyle çok şikayet ediliyor ki filmin sonun da herkes kafayı sıyırmış vaziyette soyunmaya başlıyorlar.

Bizim de gençlik yıllarımız o yıllar. Eşofmanları giyip yattığımız dönemler. Pijema ve üstüne sabahlık olarak geçirecek bir şeyimizin kültürümüzde olmadığı dönemler yani. Halen de bizim böyle bir alışkanlığımız yok. Bunun öncesinde de kuyrukların olduğu bir dönemimiz oldu bizim. Sana yağ, ekmek, şeker, tüp gaz gibi kuyrukları az mı beklemedik. Hatta ekmeği ve kömürü karneyle aldığımızı hatırlarım. Bizden önceki jenerasyonun durumunu annemlerden dinlediğim de o halimize bile şükrederdik.

Şimdi durup dururken bir film anlatıp hatıralarını gündeme getirmenin ne alemi var canım demeyin, anılarımı paylaşmak niyetinde de değilim hiç şüphesiz. Her şeyin bir diyaloğu var ya bizde gündemler arası diyalog kuralım istedik.

 TÜRK-İŞ araştırmasına göre 2015 Temmuz ayı itibariyle;

- Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.328,92 TL,

- Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 4.328,73 TL’dir.

Asgari ücret de 1 Temmuz 2015 gününden itibaren aylık net 1.000,55 TL olmuştur, durum bu.

Gelelim şimdi o tarihle mukayeseye. O dönemlerde biz gece kondu dan apartman semtine yeni geçiş yapmıştık. Bizim sokak ta tek tük sayılabilecek az  sayıda araba vardı. Kaldırımlarda da çok rahat yürürdük. Hatta sokağın ortasında futbol maçları yapardık. Şimdi kaldırımlarda yürümek ne mümkün? Yollarımız ve otoparklarımız yetmediği için kaldırımları otopark olarak kullanıyoruz, hem de bu asgari ücretle ! Ha, bir de her cadde sokak canlı müzikli cafe. Hem de bu asgari ücretle !

Hafta sonu tv de kanal tararken “çıplak vatandaş” filmi gözüme çarptı. Hani ya bu filmi izledikten sonra ben de ister istemez beklemeye başladım vatandaşlar soyunacak mı diye? Öyle ya Türk-iş’in açıkladığı rakamlara bakınca asgari ücretle yoksulluk sınırı arasında dağlar kadar fark var. Üstelik harcama kalemlerimizde de bir hayli artış söz konusu. Filmin tarihindeki yıllarda sadece elektrik ve su faturaları vardı. Bu gün ise ev telefonu, internet, hanımın cep telefonu, çocukların cep telefonları, doğal gaz vs. vs. Sakın yanlış anlaşılmasın niyetimiz aradaki uçurum farkını gösterip vatandaşı soyundurmak değil niyetimiz değişen algılarımızda bizim dışımızdaki faktörleri anlamaya çalışıyorum. Eskiden açlık çok büyük sorun olarak görülüyormuş ki vatandaş soyunduruluyor bugün açlık sınırındaki insanların gözünün önünden her gün geçen şehit tabutlarına duyarsızlık? Nişan taşı sakinleri cafeler de keyifle kahvelerini yudumlarken yıllar önce soyundurdukları vatandaşlara hangi rolleri biçiyorlar merak ediyorum.

Akil insanlar zümresinden olan kahramanlarımızdan tatar Ramazanın da bir planı vardır elbet vatandaşı kurtarma adına. Onlar Türkiye’nin Hollywood’u Yeşilçam da pişirsinler biz cafelerden seyretmeye devam ederiz. Tek sorun bu iktidar, bunlar giderse her şey düzelecek. Aradaki farkı göremeyenler de kendi akıbetlerini bekleyecek.   Sanki fırtına öncesi sessizlik gibi bu gidişat. Bekleyip hep birlikte göreceğiz.

Selam ve dua ile, hoşça kalın esen kalın….. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —