Günlük hayatımız da hangi dili kullanıyoruz? Türkiye de Türkçe kullanıldığı için bunu kastetmediğim sanırım anlaşılmıştır. Zaten bilimsel veri olduğu iddia edilen rakamlara göre kadınlarımız asgari üç yüz, erkekler de beş yüz kelimeyle konuşuyormuş. Bu şartlarda birbirimizi anlamamız çok da mümkün görünmüyor. Dil deyince de sadece ağzımızın içindeki dille kelimeleri telaffuz ettiğimiz dil de anlaşılmamalı. Öyle ya cumhurbaşkanımızın da on iki yılda girdiği her seçimi kazanıyor olmasını beden diline yoranlar vardı.
Pandomim gibi, işaret dili gibi birçok dil örnekleri de var diller arasında. Sonuçta bütün diller birer iletişim aracıdır. Bizim dile getirmek istediğimiz ise ağzımızın içinde döndürdüğümüz konuşma dilimizle nasıl bir iletişim kurduğumuz. Bununla ilgili halk arasında en çarpıcı örnek “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” ile sanki bilardo oynuyormuş gibi kırmızı topa vurdurarak rakip toptan sayı alıyormuşçasına iletişim tekniklerimiz var bizim. Bu metotlarla daha mı iyi anlaşıyoruz bilmiyorum ama gelin ve kaynananın çok iyi anlaşamadıkları bir vakıa. Bu tür davranışlar kelimeleri kifayetsiz ve anlamsız bırakıyor.
Öyle ya en güzel iletişim dili kelimelerin zihnimizde uyandırdığı kavramlarla birbirimizi en iyi anlıyor olabilmemizdir. Özellikle siyasette kullanılan üslup kelimelerin anlamlarında da farklı kavramalara yol açıyor. En çok geometri de üçgen, kare ve dikdörtgeni ifade ederken kullandığımız “paralel” bu gün kullanırken önce durup düşünüp kullandığımız kelime haline geldi. Paralel denince hemen akla Pensilvenya geliyor. Siyasetimizin dilimize kazandırdığı yeni kavramlar. Tabi karşıt görüş siyasetçilerin birbirlerine karşı ürettikleri bir sürü kelime var kavramları değişen. Ne gariptir ki çatışma diliyle toplumsal mutabakat arayışı içindeler.
Şöyle bir etrafınıza bir bakın kaç kişi sevgi dilini kullanıyor? Kaç kişi sabah evden çıkarken eşleri tarafından sevgi sözcükleriyle uğurlanıyor? Akşam eve gelindiğin de “hayatım ben geldim” muhabbetini kaç kişi kullanıyor? Ve en önemlisi çocuklarımız hangi muhabbet dilinin icra edildiği ortamlar da yetişiyor? Lafa geldi mi herkes sevgi, barış, kardeşlik naraları atar ama bize nara attıran çatışma dilimizden bir türlü kurtulamayız. Sahi kim pelesenk ettirdi bu çatışma dilini dilimize? Boşa dememişler; “dilim, dilim, doğradın beni dilim dilim”. Kimse kusura bakmasın bu çatışma diliyle mutabakat olmaz.
Selam ve dua ile….