Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 06.11.2015 16:15

Beklentilerde denge

Facebook Twitter Linked-in

 

Beklenti, hayatın vazgeçilmez unsurlarındandır. Herkesin, herkesten ve her şeyden bir beklentisi vardır. Öyle ki Yüce Rabbimiz de bize lütfettiği nimetlerin karşılığında biz kullarından bir teşekkür bekliyor. Yalnız bu beklenti Rabbimizin bize ihtiyacından dolayı bir beklenti değil daha çok bize verilenlerin sürekliliğini sağlamak için bizim ihtiyacımızdan dolayı bir beklenti. Yani Rabbimizle manevi diyaloğumuzun ihtiyaçlarımız doğrultusunda sürekliliğini sağlamak için gerekli olan bir beklenti.

İnsanların da tıpkı bunun gibi birbirlerinden beklentileri söz konusu. Çocuğun anne-babadan, anne-babanın çocuklarından, işçicinin iş verenden, iş verenin işçiden, komşunun komşudan kısaca hayatın her alanında herkesin birbirinden beklentileri var. Burada menfaatle beklentiyi karıştırmamak lazım. Ne var ki menfaat de aslında müspet anlamda hayatımızda olması gereken bir unsur. Fakat beklentiyi de menfaati de olumsuzlaştıracak davranışlardan kaçınarak Hakkaniyet ölçüsünde yapabilmek çok önemlidir. Bunun dışında insanlar her türlü beklentilerini de menfaatlerini de gözetmek zorunda. Siyasetçilerin beklentileri bizim ön gördüğüm beklentilerden biraz farklı. Onlar sadece seçim zamanı seçmenden oy beklerler, ondan sonraki beklentiler siyasetin kendilerine sağladığı özel koşullardan yararlanmak. Sonuç ta bu da bir beklenti ancak siyasilerden beklentileri olan halkın beklentilerini karşıladıkça beklemeleri gereken bir beklenti. Buna özen gösteren siyasilere de halk zaten gereken desteği verip beklentilerini karşılıyor.

Gelelim beklentilerin çakıştığı noktalara. Bir defa insan nereden ne beklediğini çok iyi bilecek ve o beklentilerini gerçekleştirmek için çalışacak. Her çalışılan beklenti karşılık verecek mi? İşte insan beklentilerinin çatıştığı nokta burası. Bazı beklentiler çok yüksek ve çok çalışmak gerekirken zayıf karakterli insanlar çok çalışmak yerine çok çalışıp fazla bir beklentisi olmayanların beklentilerini kendine kanalize ederek haksız bir beklenti elde etmeye çalışırlar. Çok çalışan her ne kadar fazla beklentisi olmasa da bir şeyler bekler. İşte o beklediği de gerçekleşmeyince isyan etmeye başlar. Hatta beklenti sömürücüleri gasp ettikleri beklentileri görmezden gelip beklentilerini çaldıkları kişilerin durumuna “olduğu kadar, olmayan kader” diye adeta alay edercesine suçu kadere atarak işin içinden sıyrılmaya çalışır. Hakkaniyet ölçüsü dediğimiz şey bu aslında. Ne kadar ekmek o kadar köfteden ziyade beklentilerimizi bile paylaşacak iyi ilişkiler kurabilecek ortamlar üretmek. Birbirimizin beklentilerini en iyi şekilde karşılamak. Beklentilerini karşılayamayanlara karşı mütevazi davranışla onları onure etmek. Hiçbir beklentiyi küçük görmemek, herkesin beklentisine saygı duymak. Bütün bunlar toplumsal barışın ve huzurun anahtarı. Herkes kendi beklentilerini gözden geçirerek yanındakini beklentilerine nasıl yardımcı olacağının hesabını yapmaya başlasın. Huzura bir kapıda siz ayarlayın. Haydi, kolay gelsin.

Selam ve dua ile hoşça kalın, esen kalın…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —