Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 20.01.2016 11:47

Bayır Bucak Türkmenlerine yardım

Facebook Twitter Linked-in

Geçtiğimiz hafta başında bütün AK Parti teşkilatlarında başlatılan Bayır Bucak Türkmenlerine yardım kampanyası vardı. Hanıma dedim evde kullanmadığın, eski olmayan ne varsa hazırla, hafta sonu götüreceğim. Cumartesi günü de Tatlıkuyu Mahallesi’ndeki toplama merkezine götürdüm. Niyetim yardım severliğimi anlatmak değil tabi ki. Ben yardımları bıraktığım da toplama merkezinin hemen yanında iki bayan bana yaptığımızın ne olduğunu sordu. Bayır Bucak Türkmenlerine yardım toplanıyor dedim. Verdiğim cevabı pek anlamamış görünüyorlardı ve soruların arkası kesilmedi. Bana çok ilginç gelen bu sohbeti sizlerle paylaşayım istedim. 
Bayanlardan biri Bayır Bucak’ın neresi olduğunu sordu. Suriye’de Türkmenlerin yaşadığı bir bölge dedim. Diğeri girdi söze, ‘nereye kadar yardım edeceğiz biz bu Suriyelilere?’, ‘zaten yeterince ülkemize Suriyeli aldık, daha nereye kadar devam edecek bu böyle?’ Peş peşe gelen bu sorular karşısında önce yutkundum. Dedim ki, bakın bu bir adı konulmamış savaş. Bu savaşı içeriden ve dışarıdan finanse edip körükleyenler var. Ama olan masum insanlara, bölge halkına, çocuklara, kadınlara, yaşlılara oluyor. Vicdan sahibi insanlar olarak bizler yardım etmezsek ne olacak bu insanların hali, tabi ki birileri yakıp yıkacaklar birileri derleyip toplayıp insanlığı yaşatıp ayakta tutmaya çalışacaklar. 
Biz zaten zengin bir ülke değiliz, kendimiz zor geçiniyoruz, bir de onlara nasıl yardım edeceğiz, hem bu nasıl Müslümanlık birbirlerini kırıp geçiriyorlar tasası da bize kalıyor? İşte bu nokta da boğazım iyice düğümlendi kaldı. Görüntüyü tespitte haklıydı ama hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Bunu nasıl anlatacaktım onlara. Dedim ki haklısınız ama biz de Müslüman bir ülkeyiz, kaçımız dinimizin temel kaynağı olan Kur’an-ı oturup Rabbimiz bize ne diyor, neyi emrediyor diye okuyup öğreniyoruz? Biz de olduğu gibi diğer İslam ülkelerinde de durum bundan farklı değil. İslam adına savaştığını iddia eden örgütler batılı emperyalistler tarafından kurulup, yetiştirilip içimize gönderilen bölücüler. Bakın dünyaya demokrasi ve insan hakları pompalayan batılılar savaştırdıkları ülkelerdeki mazlum insanlara gelince kapılarını ardına kadar kapattılar, almak istemiyorlar. Ben silah veririm, para veririm ama buralara gelmeyin, orada savaşarak ölün diyorlar adeta. Para da göndermesinler, silah da, o ülkelerde savaşmasınlar. Bu da batılıların işine gelmiyor dedim. Tabi gelecek sorudan habersiz.
Tabi almazlar batılılar, cahil insanları alıp ne yapacaklardı? Sanki alimlikleri, cahillikleri alınları da yazıyor insanların. Soran cahilliğini göremiyorsa ne anlatacaksınız. Ben yine sükûnetimi bozmadan anlatmaya çalıştım. Hanım efendi, mazlumun, hele ki savaş ortamından kaçan masumun dini, ırkı, rengi, cinsiyeti, cahiliyeti sorgulanmaz. Çünkü mazlum mazlumdur. Allah kimsenin başına böyle musibetler vermesin. Çaresiz insanlar ne yapacaklar, ya çoluk çocuk kaçıp yeni bir hayat kurmaya, ya da kalıp ölmeye razı olacaklar. Her insanın yaşama hakkı var. Birileri bu hakkı gasp etmek istiyor diye insanların ölmesine göz yummak insanlık dışı bir yaklaşım. İnsanın hiç uğruna ölmesi insanlığın ölmesi gibidir. İnsanlık ölürse dünya da hayat kalmaz. Ey kendini alim zanneden akıl sahipleri bugün komşuna yarın gelir senin başına. Ne oldum demeyeceksin ne olacağım diyeceksin. Yarın başına geldiğinde de kimse senin ilmine, alimliğine bakmadan yok etmeye kalkacak. Çünkü zalimin ilmi de yok aklı da.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —