Toplumu oluşturan, yeryüzüne ahenk katan hem kendisinin hem de yeryüzünü paylaştığı bütün canlıların hayatlarını devam ettirebilmesi için çalışması,üretmesi gereken varlıklar.Kısacası yeryüzünün düzeni ve korunmasından sorumlu olan canlılar...
Yüce yaradan insana diğer canlılardan daha fazla özellik vermiş.En güzelini düşünsün, en güzelini yapsın,kendisinin, yeryüzünün ve diğer canlıların en güzel şekilde yaşayabilmesine vesile olsun diye.
Çekirdekten başlar hayata insanoğlu.Hepsinin birleşiminden toplumlar ve kitleler oluşur.İşte asıl denklem burada başlıyor.Çekirdekten yetişme aile de başlıyor. Bizler aile içinde nasılız,ne tür bir yaşantımız var.
Herkes bu soruda genelde maddi imkansızlıklarını sıralıyor ama maddiyat toplumda gerekli bir araç ,aile içinde maneviyat ön plandadır.
Çocuk doğar ve belli bir yaşa gelene kadar parayla işi olmaz ki...
Evde aile ile geçirilen zaman da alınan kaliteli ebeveyn eğitimi çocuğu her anlamda güçlendirir.Imkansızlıklar ınsanların kişiliğini bozuyorsa eğer bunda hiç kuşkusuz ebeveynlerin büyük rolü var.
Müslüman bir ülke de doğan ve yaşayan bireyler olarak maddiyat manevî değerlerin önüne geçiyorsa bu işte sizce de bir terslik yok mu?
Bu durum tamamen insanların manevi açlığını para ile doyurma isteği.Maneviyat beslenmeden insanın midesini doyurması çok zordur.Büyüklerimizin de dediği gibi insanın önce gözü doyacak.Mutsuz,sevgiye şefkate aç büyüyen çocuklar tatminsiz kontrolsüz hırs sahibi bireyler olarak topluma karışıyor.
Çocuklukta yaşanan tatminsizlikten dolayı kişi özbenliğini bulamıyor.Ben kimim,benim gücüm neye yeter, ben neyi başarabilirim veya başaramam gibi soruların cevabını bilmiyor,sadece istiyor.Istemek onun için yeterli çünkü gücü icindeki kontrolsüz hırsından alıyor. Yeter ki hedefine ulaşsın her yol mübah mantığıyla etrafını kıra, döke ilerlemeye çalışıyor. Şanslı ve yanına kendisi gibi olanı bulan hedefe ulaşıyor. Uygun şartları bulamayanlar ise olduğu yerde kalıyor ama bir yandan da boş durmayıp fırsat kovalıyor.Bazıları da bu hırsı içinde saklıyor kendi yapamadığı ukde olan istekleri ben yapamadım çocuğum yapsın mantığıyla hareket ediyor. Çocuk bunu ister mi veya çocuğum bu isteklerimi yapabilecek kapasiteye sahip mi ?Diye düşünmeden kendi arzusunu çocuğa yüklüyor. Bunu yaparken de çocuğunun kişiliğiyle oynadığının farkında bile olmadan.Bu kişilik örnekleri önce kendi yetiştirdikleri çocuklarına sonra da topluma yanlış ve zararlı örnek olduklarının farkında bile değiller.Çünkü kendi tabirleriyle ezilmişliğin intikamını bu şekilde alabilirler.Insan olmanın yüceliği Allah'ın bize verdiği nimet sayılan özellikler birileri,bizlere "Hanım "veya "Bey "desin diye bu kadar kolay unutulmamalı.Insan kişiliğine görmeli saygıyı, sevgiyi. Aksi takdirde sevilen ve sayılan kul yapımı koltuklar ve makamlar oluyor.Hani hep diyoruz üç günlük dünya...
Madem dünya üç günlük insan olmanın tadını çıkarmaya bakalım.Dünya bozuldu ise sorumlusu bizleriz.Bizim bitmek bilmeyen hırslarımız sayesinde bozuldu.Bozduğumuz dünyayı düzeltmek için ise geç kalmış sayılmayız.