İSLAM’DA ÇEVRE BİLİNCİ
05-11 Haziran günleri Dünya Çevre Koruma Haftası. Bu vesile ile bu günkü yazımızı bu konuya ayırdık. Yüce dinimiz insanın bütün hayatını kontrol edip düzenleyen, onu dünya ve ahiret mutluluğuna götüren prensiplerle doludur. Dinimiz insanı sorumlu bir varlık olarak ele alır ve ona sorumluluklarını hatırlatır. Bu sorumlulukların başında Allah karşısındaki tutum ve davranışlar gelir. Bütün diğer sorumlukların temelinde Allah’a karşı sorumluluk duygusu bulunmaktadır. O sorumlulukların düzeyini, kalite ve keyfiyetini kulluk bilincini oluşturan işte bu dini sorumluluk belirler. Milli şairimiz Mehmet Akif bu hususu şu mısralarıyla ne güzel ifade etmiştir:
Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır;
Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havfı Yezdan’ın...
Ne irfanın kalır te’sîri kat’iyyen, ne vicdanın.
İnsanın sorumlu olduğu alanlardan biri de çevredir. Çevre, canlıların içinde yaşadığı ortamdır. Bu ortamı, hava, su, toprak, bitki, hayvan, sıcaklık, soğukluk gibi canlı ve cansız varlıklar oluşturur. Bundan dolayı çevre, “canlıların yaşayıp gelişmesini sağlayan ve onları sürekli olarak etkileri altında bulunduran fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin bütünlüğüdür” şeklinde tanımlanmıştır.
***
Yüce Allah, insanın da içinde bulunduğu tabiatı canlı ve cansız varlıklarla birlikte bir düzen ve denge içinde yaratmıştır. Yeyüzü içinde yaşadığı canlıların hayatı ve ihtiyaçları için en ideal bir şekilde yaratılmıştır. Cenab-ı Hak insanın kulluk sorumluluğunu hatırlatırken verdiği nimetlerden, kâinata koyduğu düzen ve ahenkten bahseder:
Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız. O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah’a ortaklar koşmayın. (Bakara Suresi 21-22)
De ki: “Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akar su getirir? Mülk Suresi 30
Yüce dinimiz çevre bilincine hem Allah’a karşı sorumluluk açısından hem de düzeni koruma, çevreyi temiz tutma tabiatı tahrip etmeme açısından bakar. Mesela bir ayeti kerimede yeryüzünün insanların yapıp ettikleri yüzünden bozulduğu ifade edilir:
İnsanların kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Yanlıştan dönmeleri için Allah yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır (Rum, 30/41).
***
Günümüzde, erozyon gerçeği, hava, su ve denizlerin kirlenmesi, bunların sonucu olarak da asit yağmurlarının yağması, iklim değişikliği gibi küresel çevre kirliliği ve sorunları bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.
Dinimizin temizliğe verdiği önem hepimizin malumudur. Çevre sorumluluğu içinde temizliğin önemli bir yeri vardır. O halde kendimize hizmet eden caddelerin, sokakların, parkların, ormanların, akarsuların, göllerin, denizlerin, kısacası doğal çevrenin temiz tutulması ve korunmasına özen göstermeliyiz. Günümüzde, bazı insanların dinlenme ve piknik yeri olarak kullandıkları yeşil alan, ormanlık, ağaçlık veya park yerlerine, yiyecek ve piknik atıklarını bıraktıklarını ve bazı yerleri de tuvalet gibi kullanarak kirlettiklerini üzüntü ile müşahede ediyoruz.
Peygamber Efendimiz “temizliği imanın yarısı sayarken, yoldaki insanlara eziyet veren şeyleri kaldırmayı da imandan bir parça” olarak değerlendirmiştir. Bu vb hadisler ile meselenin önemine imanla olan ilişkisine ve mü’minin çevre sorumluluğuna dikkat çekilmiştir. İşte bu ilahi ve nebevî beyanlar çerçevesinde önemli sorumluluklarımızdan birinin de çevre sorumluluğu olduğu bilinciyle hareket etmeliyiz.
Hayırlı Cumalar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.