TARİHE GEÇEN KONUŞMA
“Ey İnsanlar! Malumunuz olsun ki yiğit ve kahraman askerlerim, bütün İslam’ın sırtını dayadığı yer, manevi gücün desteği, Hilafetin gözbebeği olan Medine’yi son kurşununa, son damla kanına, son nefesine kadar muhafazaya ve müdafaaya me’murdur. Buna Müslümanca, askerce azmetmiştir. Bu asker, Medine’nin enkazı ve nihayet Ravza-i Mutahhara’nın yeşil türbesi altında, kan ve ateşten dokunmuş bir kefenle gömülmedikçe, Medine-i Münevvere kalesinin burçlarından ve nihayet Mescid-i Saadet minareleriyle yeşil kubbesinden al sancağı alınmayacaktır! Allah-u Teâlâ bizimle beraberdir! Şefaatçimiz O’nun Resulü, Peygamber Efendimiz’dir. Ey bütün tarihi eşsiz kahramanlar; şan ve şerefle dolu Osmanlı ordusunun yiğit zabitleri! Ey her cenkte cihanı tir tir titretmiş, asla kimseye boyun eğmeyerek daima namus ve din borcunu kanıyla ödemiş, yiğit Mehmetçiklerim, kardeşlerim, evlatlarım! Gelin hep beraber Allah’ın ve işte huzurunda huşû ve aşk içinde gözyaşları döktüğümüz Peygamber’in karşısında, aynı yemini tekrar edelim ve diyelim ki; “Ya Resulallallah biz Seni bırakmayız!” Birinci Dünya Savaşı’nda sayısız cephede mücadele veren Osmanlı’nın bu topraklardan çekilişi, çok sayıda hüzünlü hatırayı barındırmaktadır. Bunlardan biri de Hicaz cephesinde mücadele veren Fahrettin Paşa’nın Medine müdafaasıdır. Medine’yi savunmak için görevlendirilen Fahrettin Paşa’nın bu karışıklık içerisinde şehri teslim etmemek için gösterdiği gayret, eşine az rastlanır bir kahramanlık ve vatanseverlik örneğidir. Üç yıllık bir çalışmanın ürünü olan oyun, Fahrettin Paşa’nın kahramanlık öyküsünü sahneye taşıyor. Üç kıtaya kök salan Osmanlı çınarı yıkılmış, orduları silah bırakmış, toprakları işgal edilmiştir. Bir kahraman subay, çölün ortasında dünyaya kafa tutar. Medine Kalesi’ni en yakın Osmanlı birliği 1300 km uzakta olmasına rağmen Mondros Mütarekesi’nin ardından da teslim etmez. Ta ki başka çare kalmadığını gören kendi askerleri tarafından teslim alınıncaya kadar. Fahreddin Paşa’nın “Peygamber’in kabrinin bulunduğu Medine’deki Türk bayrağını kendi elimle indiremem.” diyerek verdiği mücadele, şimdi tiyatro sahnesinde. Oyun, Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’nda hemen her cephede mücadele vermekte olduğu 1916 yılında geçiyor. İngiliz hükümeti, Osmanlı hâkimiyeti altındaki Arap topraklarında bağımsızlık adı altında sömürge devletleri kurmak için casus Lawrence’ı, Hicaz’a gönderir. Osmanlı Devleti ise Ortadoğu’da düzeni sağlamak ve bu arada kutsal şehir Medine’yi korumak için Ömer Fahreddin Paşa’yı görevlendirir. İsyancılarla çıkan çatışmalar, firarlar, açlık, susuzluk, hastalık ve çölün aşırı sıcağına rağmen Fahreddin Paşa, Medine’yi müdafaa etmeye çalışmaktadır. Mayıs 2012’de perde açan oyun, bir yıl dolmadan 50 kez sahnelendi. İsmail Bilgin’in eserinden Yusuf Akçay’ın senaryolaştırdığı ‘Kumandan’ı Kenan Korkmaz yönetiyor.