Kışın sıcağı, yazın da serinliği muhafaza etmesiyle ünlü Bayburt taşının yöredeki taş ocaklarında işlenmesinden sonra ahşap da kullanılarak inşa edilen Bayburt evleri, asırlarca bölgede yaşayanların tercihi oldu.
Taş duvarları, ahşap bezemeleri ve kırman örtüsüyle ilgi uyandıran Bayburt evlerini, günümüzde merkeze bağlı Şingah, Kadızade, Mehmet Çelebi, Tuzcuzade, Veysel ve Karasakal mahallelerinin yanı sıra bazı köylerde de görmek mümkün.
Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçmişte yörenin iklim ve kültür yapısına uyumlu olarak taş, ahşap ve kerpiç kullanılarak inşa edilen evlerin birçoğunun zamana direndiğini söyledi.
Bayburt'ta tarihi dokuyu muhafaza eden 100'e yakın ev olduğunu, bunlardan 45'inin Kültür ve Turizm Bakanlığınca sivil mimari örneği olarak tescil edildiğini belirten Memiş, bu evlerle ilgili İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ile bir yıl süren çalışma yürüttüklerini ifade etti.
Belediye olarak kentin tarihi dokusunu yansıtan ve Bakanlıkça tescili yapılan evlerle ilgili altyapı çalışmasının ardından restorasyona yönelik çalışmalara başladıklarını aktaran Memiş, "Bu konuda Maliye Bakanımız Naci Ağbal'a çok teşekkür ediyoruz. Bakanımızın Bayburt milletvekilliğiyle birlikte bu konuyu gündeme getirmesi, üniversiteyi bu işe dahil etmesi, iş adamlarımızı sürecin bir parçası olması yönündeki teşvikiyle bu çalışmalar hayat bulmaya başladı." dedi.
Memiş, tarihin izlerini taşıyan bu evlerin gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla Belediye olarak öncülük yapmak için Veysel Mahallesi Düz Sokak üzerindeki bir evin restorasyonuna başladıklarını belirterek, "Bu ev çok özel bir konumda. Bulunduğu yer Karasakal, Velişaban ve Veysel mahallelerinin kesişim noktasında. Bu evimizin restorasyonu inşallah Ramazan Bayramı'na yetişecek. Burası 380 metrekare kapalı alan, yine 150 metrekare bahçesi var. Restorasyonun ardından burası müze, özel ziyaretçiler için konaklama, kafe ve restoran şeklinde hizmet verecek." diye konuştu.
Memiş, birçok ev hakkında da görüşmelerinin devam ettiğini, bu sayıyı çoğaltmayı amaçladıklarını söyledi.
Bu evlerin korunmasına yönelik bilinç oluşturulması düşüncesiyle 2017 yılında "Bayburt Evleri Çalıştayı" düzenlediklerini anımsatan Memiş, şöyle devam etti:
"Nasıl bir insan kimlik kartıyla tanınır, biz inanıyoruz ki tarihi evlerimiz bu şehrin kimliği. Dolayısıyla dışarıdan birileri hiç tanımadıkları bu şehre geldikleri zaman buranın Bayburt olduğunu anlamalarının birinci ve en temel unsuru bu evlerin yaşatılmasıdır. Bu evler yine bizi maziye götürecek ve buradan da geleceğe hazırlayacak. Köklerimizi sağlamlaştırırsak geleceğe de daha doğru ve hızlı bir şekilde ilerleriz."
"Bu evlerimizin hepsi farklı amaçlar doğrultusunda kullanılacak"
Memiş, Bayburt Üniversitesinin de bazı evlerin restorasyonunu yaptıracağını, Belediyenin ise yıl sonuna kadar 3 evin restorasyon işini tamamlamayı planladığını ifade etti.
Restorasyonu yapılacak bu evlerimizin hepsinin farklı amaçlar doğrultusunda kullanılacağına işaret eden Memiş, şunları kaydetti:
"İlla buralardan ticaret yapılacak diye bir şey asla söz konusu değil çünkü ne diyoruz adlarına, 'Tarih ve kültür mirasımız'. Dolayısıyla burada tarihi ve kültürü canlı, diri tutacak bütün çalışmaların oluşması lazım. Kafe olacağı, tamamen restoran olacağı, bütünüyle konaklama olacağı yerler vardır ama bunların hiçbirinin olmadığı, birçoğu da sırf o mahalleye ait kültür evi olarak kalmalı. Yine öğrencilerin oturup kültür sohbetleri yapabileceği öğrenci kültür evleri olabilir. Biz bu evleri şehre katacağız, bu evlerden şehre katılacak insanları oluşturacağız."
