Tarih: 15.03.2018 17:38

'Telefonda fetva verilmesi dönemi kapanıyor'

Facebook Twitter Linked-in

Toplantıda Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş de hazır bulundu.

Konuşmasına Diyanet İşleri Başkanı Erbaş ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Keleş’e teşekkür ederek başlayan Bozdağ, "Diyanet İşleri Başkanlığında ilk defa yeni uygulamalarla başladık. Prof. Huriye Martı Hanımefendi tarihide ilk defa bir hanımefendi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı Yardımcılığı görevine atandı. Şu anda Diyanet İşleri Başkanlığında 7 tane kadın daire başkanı ataması var. Cumhurbaşkanımız özellikle her birimde kadınlardan daire başkanı olması hususunda, başkan yardımcısı hususunda hassasiyeti var. Diyanet İşleri Başkanlığımız da aynı hassasiyeti paylaşıyor. Bütün illere en az bir tane müftü yardımcısı, ilk defa Diyanet İşleri Başkanlığında kadın müfettiş, kadın murakıp alımı uygulaması başlatıldı. Şu anda murakıplardan 50 kadın alındı. Şimdi bunlardan belli bir zaman sonra müfettişliğe geçecek kadınlar" ifadelerini kullandı.

"Diyanet İşleri Başkanlığında kadınların yapabileceği görevlerin tamamında kadınların istihdamı konusunda ve yetki ve sorumluluğun da artırılması konusunda bir çalışma var"

Diyanet İşleri Başkanlığında kadınların yapabileceği görevlerin tamamında kadınların istihdamı konusunda ve yetki ve sorumluluğun da artırılması konusunda bir çalışmanın olduğunu bildiren Bozdağ, "Esasında kadınlar üzerinden dinimizi yıpratma çalışmaları tam da böylesine önemli çalışmaların yapıldığı bir döneme rastladı. O yüzden gerçekten çok üzüldük. Bunu ifade etmek isterim. Son günlerde yaşanan tartışmaların niteliğine baktığımızda bu tartışmalar hükümetimizin aldığı kararlar veya yaptığı uygulamalar sonucu ortaya çıkmış tartışmalar değildir. Bu tartışmalarda konu edilen hususlar, Diyanet İşleri Başkanlığımızın görevlileri tarafından dile getirilen konular da değildir. Farklı kişiler tarafından ifade edilen hususlar. Tabi bunun da altını çizmek de özellikle fayda görüyoruz" şeklinde konuştu.

"Bu kurumun yıpratılması 81 milyon bütün insanımıza zarar verir"

Diyanet İşleri Başkanlığının güzide ve anayasal bir kurum olduğuna dikkat çeken Bozdağ, şunları kaydetti:
"Ben inanarak söylüyorum. Toplumumuzun birliği, beraberliği, bütünlüğü bakımından dini konuların doğru anlatılması, doğru öğrenilmesi ve yaşanması bakımından sigorta bir kuruluştur. Bu kurumun yıpratılması, gözden düşürülmesi, millet nezdindeki saygınlığının azaltılması sadece bu teşkilata değil, emin olun bu masanın etrafında oturan herkese, 81 milyon bütün insanımıza zarar verir. Ben bu kurumun itibarının korunması elbette başkanından en aşağıdaki görevlisine kadar herkesin birinci vazifesi bu. Bunlar bunu yapacaklar görevleri gereği ama öte yandan da medyamızdan da bu konuda bir hassasiyet de ihtiyacımız olduğunu özellikle ifade etmek isterim. Elbette yanlışları varsa bunu yüksek sesle söylemek, eleştirmek de sizin, hepimizin görevi. Biz de eleştireceğiz, siz de eleştireceksiniz ki bu eleştiriler kurumun kendini çek etmesine ve daha iyi yönde kendini geliştirmesine katkı sağlayacaktır. Bizim söylemimiz eleştiriye dönük değil de kasıtlı şeylere dönük."

"Artık telefonla arayanlara telefonda fetva verilmesi dönemi kapanıyor"

Alo Fetva ile ilgili gerçekten mizahi şeyler olduğunu aktaran Bozdağ, "Adam açıyor, ‘işte böyle böyle’ bir soru soruyor, şimdi oradaki cevap verdiği zaman bilmiyor gariban, samimi bir vatandaş zannediyor. O da ona bir cevap veriyor. O alıyor o cevabı kullanıyor. Örneğin, FETÖ’cüler geçmişte, 17-25 Aralık’ta hepiniz çok iyi bilirsiniz, soruyor işte, o dönemde FETÖ’nün başlattığı darbe teşebbüsü sırasında, ‘hırsızlık yapmak dinde nedir?’ diye soruyor. Şimdi o cevap veriyor Ondan sonra manşet atıyorlar, ‘Diyanet’ten 17-25 Aralık’a destek.’ İşte Gezi’de başka sorular soruyorlar, ondan sonra, ‘Diyanet’ten Gezi’ye destek.’ Bunları yapanlar ahlaksız adamlar. Bu ahlaksızlar her yerde var. Gazetecilik adına yapıyorlarsa, gazetecileri kandıran davranışlar. Onlara karşı sizin yardımınıza bizim çok ihtiyacımız var. Böyle bir haber üreten olursa Allah için siz onlara yüz vermeyin. Vermezsiniz eminim ama bunlar oluyor. Fetvalar şahsidir, herkes söyledi. Fetvalar konusunda Diyanet yeni bir genelge hazırladılar. Ben onu izah etmek isterim, artık telefonla arayanlara telefonda fetva verilmesi dönemi kapanıyor. Diyanet, Alo-Fetva hattını arayanların sorularını alacak, ancak bu sorulara cevaplar yazılı olarak verilecek. Yazılı cevaplarda da ilçenin müftüsünün ilçedeyse, ildeyse il müftüsünün, Diyanet’te ise Din İşleri Yüksek Kurulu’nun onayı olacaktır. Dini bilgilendirme görevini herkes yapacak onda şüphe yok. Yüz yüze geldiğinde herkes ona cevap verecek. Ama öbür türlü sorular, kaydedilecek, arşivlenecek, verilecek cevaplar da kaydedilecek, arşivlenecek. Herkes geldiğinde kim ne dedi, kim ne sordu hepsi orada belli ve iletişim bilgileri de olacak" diye konuştu.

Alevi vatandaşlara yönelik icraatlar

Alevi vatandaşlarla ilgili AK Parti hükümetleri döneminde ciddi çalışmalar yaptıklarını bildiren Bozdağ, şunları kaydetti:

“Biliyorsunuz, ilk defa Alevi çalıştaylarını biz yaptık. Yani devletin katında ilk defa bu tarihi adımı biz attık. İkincisi, ilk defa Alevi vatandaşlarımızın yazılı kaynakları olan klasiklerini Türkçeye çevirttirdik ve hem orijinal metnini koyduk hem yanına Türkçesini koyduk, bunların yayınlarını yaptık, Diyanet İşleri Başkanlığı vasıtasıyla ve ortak bir daha doğrusu bizim değil bizzat Alevi vatandaşlarımızın bu çalıştaylarda orak formüller üretmesi ve çözüme katkı sağlaması konusunda adım attık. Ve resmen devlette ilk defa Alevi vatandaşlarımızı muhatap alınması bu dönemde olmuştur. Biz yaptık. Dersim’le ilgili Cumhurbaşkanımız, hatırlarsanız, bizzat devlet adına özür dilemiştir. Yani biz Alevi vatandaşlarımızla ilgili gerçekten pek çok adımı attık bundan sonra da atmaya devam edeceğiz. Yurt dışına Alevi vatandaşlarımız, bugün bir gazetede gördüm, CHP’li bir milletvekili bir soru sormuş, ‘neye göre belirliyorsunuz?’ Diyanet belirlemiyor onları.

Onlar, kendileri yurt dışına gitmek isteyen Alevi Dedelerinden oradaki dernekler, vakıflar, Dede istiyorlar, Diyanet İşleri Başkanlığı da onları görevlendiriyor. Yani Diyanet bunları seçmiyor, gazetede ‘Neye göre Diyanet bunları seçiyor?’ Diyanet’e iletilen isimleri Diyanet görevlendiriyor. Onlar kendileri seçiyor, dernek, vakıf, kimse onlar seçiyorlar, onlar gönderiliyorlar. Yani diyelim ki, onlarla ilgili çalışmalarda çok ciddi adımlar attık biz. Mesela ilk defa Diyanet TV’de ve Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla Hz. Ali Efendimiz, evlatları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimizin, özellikle Hz. Hüseyin Efendimiz ve ehli beytin Kerbela’da şehadetine ilişkin şimdiye kadar böyle çok boyutlu çalışmalar yoktu. Ama ilk defa uzunca bir zamandır Diyanet İşleri Başkanlığı bunları başlattı. Devletin katıldığı Muharrem iftarları yine bizim dönemimizde başladı ve Diyanet İşleri Başkanlığı Muharrem Ayına ilişkin özel programlar yapıyor ama bu programlar Diyanet kendi yapmıyor, Alevi vatandaşlarımız kendi yapıyor, kendi saygı duyduğu, itibar ettiği Alevi önderlerinin yapması şeyinde onların davetlerine iştirak ediyor, onlara katılıyor.

Yani Diyanet İşleri Başkanlığı Alevi vatandaşlarımızın inançlarıyla ilgili, ‘sizin inancınız şudur budur’ şeklinde bir değerlendirme ve bir çalışması yoktur. Cami olan yerler de yeni yapılmış camiler değil. Alevi vatandaşlarımızın bir kısmı kendileri cami yaptırmışlardır. Bir kısmı 12 Eylül döneminde yapılan camilerdir. Yoksa hani kamuoyunda Alevi vatandaşların olduğu yere ‘Diyanet zorla cami yapıyor’ gibi bir algı oluşmasını istemem yani böyle bir çalışması Diyanet’in yoktur. Bunlar, geçmişte yapılmış bazıları bizzat vatandaşlarımızın kendi yaptığı camiler. Mesela benim ilimde Alevi kardeşlerimiz var, çok samimi, dostane ilişkilerimiz var. Onlar kendileri gelip benden minare istediler, köylerinde camileri kendileri yaptırmışlar, ben bakan olunca da, ‘minaresini yaptırır mısınız’ diye kendileri geldi benden ricada bulundular. Daha yapmadım ama onların öyle bir talebi oldu. Ben de ‘olur’ dedim. Ama onlar kendileri yapıyor ben onu demek için bunu söylüyorum. Yani burada şu anlaşılmasın, ‘Diyanet Alevi vatandaşlarımızın olduğu yere zorla cami yapıyor, zorla şunu yapıyor.’ Böyle bir şey yok. Yani onun altını çizmek için bunu ifade ettim."İHA




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —