Türkiye'de geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeli öğrencilere yönelik Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullar ve kurumlarda sunulan eğitim hizmetlerini geliştirmek, bilgileri paylaşmak, karşılaşılan güçlüklere çözüm önerileri üretmek, fikir alışverişinde bulunmak, Suriyeli öğrencilere yönelik yapılan projeleri ve bakanlık birimlerinin hizmet alanındaki faaliyetlerini değerlendirmek amacıyla Müsteşar Yardımcısı Ercan Demirci başkanlığında bakanlık birimlerinin genel müdürleri, daire başkanları, yabancı öğrencilerin yoğun bulunduğu 23 ilin milli eğitim müdürlerinin katılımıyla kentteki bir otelde “Koordinasyon Toplantısı” yapıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan İl Milli Eğitim Müdürü Turan Akpınar, kentte eğitime erişen Suriyeli öğrenci sayısının 19 bin 345 olduğunu kaydetti. Akpınar, Suriyeli çocukların Türk eğitim sistemine entegrasyonu kapsamında 243 Türkçe öğretmeni ve 22 rehber öğretmen ile birlikte 547 Suriyeli eğitmenin görev yaptığını aktardı.
İl Göç İdaresi Müdürlüğünden sorumlu Vali Yardımcısı Kadir Okatan ise Türkçeyi yetişkin Suriyelilerden ziyade genellikle çocuklarının öğrendiğini dile getirerek, “Bu eğitimler inşallah ileride Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin de temelini oluşturacaktır. Dil önemli bir araçtır. Aynı zamanda bu geçirdikleri süre içerisinde tüm çocukların temel eğitimden faydalanmaları, ister misafir statüsünde, ister geçici koruma statüsünde olsun, isterse de eğitim amacıyla gelmiş olsun, çok önem arz ediyor” diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ercan Demirci de gerekli altyapıyı sağlayamadan Suriye problemiyle karşılaştıklarını ancak eğitim operasyonunun başarıyla yürütüldüğünü vurgulayarak şu bilgileri aktardı:
“Bir önceki sene okullarımızda 44 bin öğrenci varken şu an 193 bin öğrenci var. Sahada yaklaşık 5 bin 990 öğretmen Türkçe eğitimi veriyor. İlave öğretmenlerimizle beraber neredeyse 10 bine yakın kadrolu veya sözleşmeli öğretmenimizle beraber seneye minimum 150 bin civarında ekstra öğrencinin gelmesini bekliyoruz. Bizim açımızdan yönetilmesi zor ve riskli bir operasyon. Avrupa devletleri 200-300 bin insanı kendi ülkelerine salt mülteci olarak almaya imtina ederken biz ülkemize almanın ötesinde en mahremimize, çocuklarımızla beraber aynı sınıfa bu çocukları alıyoruz, almak durumundayız; bu çocuklar bizim çocuklarımız olduğu için. Fakat bunu yönetmeliyiz. Hem sistemimize dahil ettiğimiz çocuklar ve aileleri açısından hem de kendi çocuklarımız açısından. Bu işin gerekliliklerini gerçekleştirmediğimiz takdirde hem sosyolojik hem siyasal hem ekonomik hem de pedagojik anlamda büyük sorunlar yaşayabiliriz.”
Konuşmaların ardından eğitimciler çeşitli sunumlar yaptı.
