9180,81%-3,57
39,43% 0,23
45,56% -0,35
4331,00% 1,10
6870,40% 0,00
Artık bu
mesele bireysel şikayetleri aşmış, milli bir krize dönüşmüştür.
Avrupa Birliği ülkeleriyle yaşanan vize sorunu, artık münferit bir uygulama değil,
sistematik bir engelleme halini almış durumdadır. Almanya ve Fransa ile
başlayan bu kriz, artık Bulgaristan ve Romanya gibi sınır komşularımıza kadar
yayılmıştır. Yani sadece Şengen (Schengen) bölgesindeki ülkeler değil, artık sınır
kapılarımızda pasaportuna vize almak isteyen Türk vatandaşına randevu bile
verilmemektedir.
Bu vize uygulamaları bir güvenlik tedbiri olmanın ötesine geçmiş, adeta
Türkiye’ye karşı bir siyasi araç haline gelmiştir. Bu durum hem eşitlik ilkesine
hem de uluslararası hukuk normlarına aykırıdır.
Vize engelleri, girişimcilerimizin, öğrencilerimizin ve sanatçılarımızın önünü
kesmekte; Türk pasaportunu taşımanın külfet haline gelmesine neden
olmaktadır. Bu sorun artık çok açık bir şekilde itibar meselesi haline gelmiştir.
Peki bu noktaya nasıl geldik? Elbette bu sorunun birçok boyutu var. Ama en
önemli başlık, şüphesiz ki Türkiye’nin yıllardır izlediği kontrolsüz ve hesapsız
sığınmacı politikasıdır. Türkiye’nin güvenlik kapasitesi, altyapısı ve toplumsal
dengeleri hiçe sayılarak alınan kararlar, bugün Avrupa ülkelerinde Türk
vatandaşlarına karşı bir güven sorunu doğurmuştur. Türk vatandaşlarına
Avrupa’da Ortadoğulu gözü ile bakılıyor…
Bugün bir iş insanı, yurtdışında yapacağı yatırım veya ticaret görüşmesi için
başvurduğunda maaş bordrosunu, banka dökümlerini, şirket faaliyet belgelerini
sunsa da artık yetmiyor. Hatta bazı ülkeler artık üç aylık tüm finansal hareket
dökümünü istiyor. Kimi zaman bir kişinin vize başvuru maliyeti 30 bin TL’yi
buluyor.
İşin acısı başvuru da reddediliyor. Ret Edilen Başvuruların Maliyeti yaklaşık 15
milyon Euro’dur. Ret edilen başvuruların geri ödemesiz olması nedeniyle, bu
tutar vatandaşlarımız için doğrudan kayıptır.
Yurtdışındaki bilimsel kongrelere katılmak isteyen akademisyenlerimiz, sahneye
çıkacak olan sanatçılarımız, uluslararası müsabakalara katılmak isteyen
sporcularımız, eğitim hakkını yurtdışında değerlendirmek isteyen
öğrencilerimiz… Hepsi birer birer reddediliyor.
Bu kriz bir partinin değil, bu milletin meselesidir. Bu kriz sadece vize meselesi
değil, bir itibar meselesidir.
Gençlerimizin dünyaya açılma umudu kırılıyorsa, akademisyenimiz bilimsel
toplantıya gidemiyorsa, iş insanımız fuara katılamıyorsa, burada hepimizin
durup düşünmesi gerekir.
Neden? Çünkü Türkiye artık sığınmacı cenneti olarak tanınıyor.
Çünkü Avrupa Türkiye’den gelen her başvuruyu bir potansiyel “iltica” vakası
olarak değerlendiriyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları artık sığınmacı
muamelesi görüyor. Bundan daha büyük bir itibar kaybı olabilir mi?
Durumu özetlemek ve daha net anlatabilmek adına size bir misal vereyim
Avrupa devletleri Türkiye’ye vize şartını kaldırsa ülke nüfusu yarıya iner.
Bu durumun sebep- sonuç ilişkisini de sizlere bırakıyorum.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri;
Vaktiyle “Komşularla sıfır sorun” sloganıyla yola çıkan dış politikamız, bugün
sorunsuz komşumuz kalmadı gerçeğine evrilmiş durumdadır.
Sınır güvenliğimiz tartışmalı, bölgesel ortaklıklarımız askıda, dostane ilişkilerimiz
ise dibe vurmuş durumda.
Sadece Batı ile değil; Orta Doğu’dan Kafkasya’ya, Balkanlar’dan Akdeniz’e kadar
her cephede Türkiye’nin dış politikası derin bir yalnızlık yaşıyor diyor genel
kurulu saygıyla selamlıyorum…