Trombositten Zengin Plazma olarak da bilinen PRP kişinin kendi kanından hazırlanmakta olup tıbbın bir çok alanında iyileşmeyi uyarmaya ve düzenlemeye yönelik bir yöntem olarak kullanılıyor. PRP İstanbul ilinde pek çok farklı yerde uygulanmakta olup bu uygulamanın işinin uzmanı olan kişiler tarafından yapılması son derece büyük önem taşıyor. PRP hazırlama kiti ile hastadan 10 ile 60 ml arasında kan alınıyor. Alınan kan tek kullanımlık özel filtreler ve santrifüj cihazları ile ayrıştırılıyor. Bu sayede kanın içerisindeki istenmeyen kısımlar çıkartılmış oluyor. Ayrıştırılan 2 - 6 ml civarındaki kısım içerdiği trombositten zengin plazma ile pek çok kas iskelet sistemi yaralanmasında kullanılıyor. Trombositler herhangi bir yaralanma anında oluşan kanamanın durdurulması için pıhtıyı oluşturmasının yanı sıra dokunun onarımına ve iyileşmesine katkıda bulunan pek çok büyüme faktörünü de içeriyorlar. Bu büyüme faktörleri ortama verilince, vücudun kendi iyileşme mekanizmalarına destek olup hasarlı dokuların tamir edilmesine yardımcı oluyorlar.
PRP kişinin kendi kanı dışında bir başka madde içermediğinden ilaç statüsünde yer almıyor. Etkisi ilaçlardan farklı olarak yalnızca uygulandığı bölge ile sınırlı kalıyor. Böbrekte, midede ve karaciğerde yan etkilere neden olmuyor. Kortizon içermeyen PRP’nin içinde vücudun iyileşme cevabında olan hücrelerin bölgeye ulaşıp çoğalmasını sağlayan büyüme faktörleri yer alıyor. Bu faktörler aynı zamanda yeni damarların oluşması, enfeksiyonların önlenmesi ve doku proteinlerinin üretimi konularında da olumlu etkilere sahip bulunuyor. Son yıllarda bazı eklem içi PRP uygulamalarına yönelik olarak beraberinde hyalüronik asit içeren formlar da geliştirilmiş olup bunlar da kullanılıyor. Bu tür enjeksiyonlarda öncelikle hastadan alınan kandan PRP hazırlanıyor, ardından hyalüronik asit karıştırılıp eklemin içerisine zerk ediliyor.
PRP içerisinde çok az miktarda kök hücre de bulunuyor. Kök hücreler, kas iskelet sistemindeki kas, yağ dokusu, kemik ilini ve eklemi döşeyen ince zar tabakası olan sinovya gibi pek çok doku içerisinde az miktarda bulunuyor. Kök hücreler tedavi amaçlı kullanıma yönelik olarak kemik iliğinden alınan dokuların özel tekniklerle konsantre edilmesiyle ya da söz konusu dokulardan elde edilmiş olan hücrelerin laboratuvar ortamında üretilip bir kaç hafta sonunda ikinci bir seansta uygulanması ile kullanılıyorlar. Bu nedenle PRP uygulama kitleri ile kemik ilini uygulama kitleri birbirinden farklı oluyor.
PRP ürünleri yalnızca kişinin kendisine uygulanabiliyor. Böylece kan yolu ile geçen AIDS, hepatit gibi hastalıkların taşınması riski de ortadan kaldırılmış oluyor. PRP’nin hazırlanmasından sonra bir kaç dakika içerisinde kullanılması gerekiyor. Aksi takdirde etkisi onuncu dakikadan itibaren belirgin olarak azalmaya başlıyor.
PRP uygulamasının kaç kez yapılması gerektiğine dair kesin kanıtlar bulunmuyor. Kimi durumlarda tek bir uygulama yeterli olabiliyor. Hastalıktan alınacak olan cevaba göre 2 ya da 3 hafta ara ile tekrarlanması gerekebiliyor. PRP uygulamasının steril şartlarda uygulanmasına büyük ölçüde özen gösterilmesi gerekiyor. PRP’nin en sık uygulanma şekli iğne yardımıyla hedef dokuya enjekte edilmesi şeklinde gerçekleştiriliyor. Bunun yanı sıra jöle şeklinde hazırlanan PRP’nin ameliyat sırasında etki göstermesi istenen bölgeye yerleştirilmesi yoluyla da PRP uygulaması yapılabiliyor. Son olarak da PRP kıkırdak onarımına yönelik olarak yerleştirilen implantların etkinliğinin artırılması için bu implantlara ameliyat esnasında emdirilerek kullanılabiliyor.
PRP; kronik tendinopatiler, diz bağı yaralanmaları, kas yaralanmaları, osteoartrit, kıkırdak onarımı ve cerrahi işlemler esnasında kullanılabiliyor. PRP uygulamalarından sonra ağrının giderilmesi için buz uygulaması ve parasetamol türevindeki ağrı kesicilerin kullanılması uzmanlar tarafından uygun görülüyor. Non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar PRP uygulamalarının etkisini azaltma özelliğine sahip olduğundan kullanılmaları önerilmiyor. PRP uygulamasından sonra iyileşme için istirahat en önemli etken olarak kabul ediliyor.
Botox hakkında bilgi almak için: https://drevrenisci.com/
Uygulama yapılan bölgedeki kasların daha az çalışmasını sağlayan botox, vücutta yapıldığı bölgenin dışındaki kaslarda herhangi bir etki oluşturmuyor. Sinir - kas iletim sisteminde proteinleri bağlayan botox, asetilkolin maddesinin salınımını engelliyor. Bu sayede çizgili kaslarda geçici olarak zayıflamaya neden oluyor. Bu etki ortalama olarak 3 - 6 ay arasında devam ediyor. Botoks flakonlarda toz halinde bulunmakta olup uygulamayı yapacak olan doktorun yaklaşımı doğrultusuna ve markasına göre serum fizyolojik ile sulandırılıyor. Bu serumda yer alan botolinum toxin maddesi çok küçük miktarda, kasın içine enjekte ediliyor ve kırışıklıklara yol açan kasların rahatlaması sağlanıyor. Kasların rahatlaması ile ciltteki kırışıklıklar kayboluyor. Botoks tedavileri en fazla 5 - 10 dakika sürmekte olup tekrar edilen uygulamalar sayesinde daha kalıcı sonuçlar alınması söz konusu olabiliyor.
Göz çevresi genç yaşlardan itibaren gülme esnasında aşırı derecede kırışanlar, konuşurken ya da bir şey okurken sürekli kaş çatma hareketi yapanlar, alın çizgileri çok belirgin olanlar, kaşları düşük olanlar, yüzünde sarkma yeni başlayan kişiler botox İstanbul uygulamalarından kayda değer sonuçlar elde edebiliyorlar.