Tarih: 08.05.2013 15:34

OSB’ler için yer kalmadı!

Facebook Twitter Linked-in

OSB’ler için de tahsin edecek yer kalmadığını söyledi

 

Çözüm süreci çerçevesinde bugün PKK terör örgütü üyelerinin bugün çekileceğinin hatırlatılması üzerine ise Ergün, çözüm süreciyle ilgili çalışmalar başladığı günden itibaren kamuoyunda olumlu bir havanın meydana geldiğini ve terör olaylarında durmayla birliktede insanların yeniden motive olduğunu ifade etti. Çözüm sürecinin hayata geçtiği günden itibaren bölgenin turizm faaliyetlerinin hayata geçtiğine dikkat çeken Ergün, “Bölgedeki turizm potansiyeli biranda hareket geçti. Organize sanayi bölgelerinde gerçekten tahsis edeceğimiz yer kalmadı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sanayi bölgelerinin geliştirilmesi, yeni organize sanayi bölgelerinin tespit edilmesiyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Demek ki bu süreç Türkiye’de toplumu son derece motivasyonu yüksek bir toplum haline getirdi.

 

Süreç, yatırımcıyı bütün alanlarda özellikle doğu ve güneydoğu da yatırım yapmaya teşvik eden başlıca unsurlardan bir tanesi oldu. Teşvik sistemimiz var ama teşvik sisteminden daha önemli bir teşvik sistemi bu sürecin başlaması oldu adeta. Terör olmadığı bir ortamda insanların nasıl harekete geçtiğini görüyoruz. Biz uzun şunu söylüyoruz; terör hiçbir şeyin çaresi değildir. Ne hak ve özgürlükler terör yoluyla elde edile bilir, ne de ekonomik kalkınma hizmetler terör yoluyla çekile bilir. Terör gerçekten her problemin kaynağıdır. Çözümün yolu değil, problemlerin kaynağıdır. Türkiye eğer demokratikleşme konusunda adımlarını daha hızlı atamadıysa terör nedeniyledir. Bazı meselelerini konuşamadıysa terör nedeniyledir. Bazı yatırımlarını yapamadıysa terör nedeniyledir. Terör örgütünün de ve teröre destek verenlerinin de terör yoluyla bir yere varılamayacağını görmüş olmaları son derece önemli.” Dedi. 

 

Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin gerçek potansiyelini, gerçek durumunu yansıtan bir değerlendirme yapmadığını vurgulayan Ergün, “Büyük bunalımlar içerisinde olan, büyük bütçe açıklarıyla boğuşan, büyük borçlarla boğuşan ülkelerin bile kredi derecelendirme kuruluşları tarafından iyi notlarla değerlendirildiğini görürken Türkiye’ye gibi bütçe açıklarını minimum seviyelere indirmiş, kamu borçlarını milli gelir içerisindeki paylarını azaltmış, ekonominin makro dengelerini kurmuş, ekonomide yatırımlarla ilgili bir çok risk alanlarını bertaraf etmiş olmasına rağmen Türkiye’ye karşı bu derece cimri davranmaları her zaman bizim eleştirilerimize muhatap oldu.

 

Şimdi kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarından ziyade biz kendi durumumuza bakıyoruz. Kendi durumumuzu kendimiz değerlendiriyoruz ve yatırımcıların Türkiye’nin gerçek durumunu görmeleri için onların Türkiye’yi görmelerini istiyoruz. Kuşkusuz yatırımcılar kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarına da bakıyorlardır ama o notlara bakarken Türkiye’nin gerçeğine birde Türkiye’den bakmalarını daha doğru olacağını ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

 

“Türkiye’nin notunu artırmayacaksın, kimin notunu artıracaksın?”

 

Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin notunu attırmaları gerektiğini belirten Ergün, dünyada ekonomik sıkıntıların devam etmesine rağmen Türkiye’nin makro ekonomik dengelerini kurarak yoluna istikrarlı bir şekilde devam ettiğini kaydetti. “Türkiye’nin notunu artırmayacaksın kimin notunu artıracaksın” diye soran Ergün, “Eğer bugün notu artırılması gereken birkaç ülke varsa dünyada, bunlardan bir tanesi Türkiye’dir. Bir not artışı gelecekse bu öncelikle Türkiye için gelmesi icap eder. Gerçekten biz izin orasında değiliz. Notlarımızı onlar attırdılar mı, artırmadılar mı, az mı artırdılar, çok mu arttırdılar noktasında değiliz. Biz kendi yolumuza kendimiz devam ediyoruz” dedi.

 

“Eskiden faiz bir kazanç kapısı olarak görülüyordu”

 

Ergün, “Türkiye’nin hedeflenen büyüme rakamlarına ulaşması için ticari kredi faizlerinde düşüş olması gerekiyor mu?” sorusuna, “Kredi faizlerinde düşme eğiliminin var olduğunun ve bunun devam ettiğini görüyoruz. Bu sadece tüketici kredilerine değil, bunun yatırım için ticari kredilere de yansıması lazım. Süreç içerisinde Türkiye’de faizlerin daha da düşeceğine, faiz artık bir kazanç kapısı olarak görülmeyeceğini, kazanç kapısının yatırımda, kazanç kapısının ticarette, kazanç kapısının borsaya katılımda olduğunu insanların daha çok göreceğini düşünüyorum. Eskiden faiz bir kazanç kapısı olarak görülüyordu.

 

Hiçbir faaliyetiniz olması bile parasını yatırıyorsunuz, enflasyonun üzerinde bir gelir elde ediyorsunuz. Bir emek sarf etmeden, bir risk almadan bunlar devam ediyor. Bu gerçek bir ekonomi değil zaten” dedi.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —