10659,83%0,89
42,33% 0,21
49,14% 0,03
5550,39% -0,01
9211,41% -0,08
Kadınlarda en yaygın kanser türü olan meme kanseri hakkında tüm farkındalık
çalışmalarına rağmen hâlâ birçok yanlış inanış bulunuyor. İnternette, sosyal medyada veya
kulaktan kulağa yayılan şehir efsaneleri, kadınların gereksiz endişe yaşamasına ya da tam
tersine, erken tanı fırsatını kaçırmasına neden olabiliyor. Oysa bilimsel araştırmalar;
deodorant kullanımı, silikon implantlar, mamografi ya da cep telefonlarının meme
kanseriyle ilişkili olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmadığını gösteriyor. Anadolu Sağlık
Merkezi Hastanesi’nden Genel Cerrah Op. Dr. Kemal Raşa, “Memede ele gelen her kitle
kanser değildir ancak fark edilen her değişiklik önemlidir. Kadınların kendi bedenlerini
tanımaları, düzenli kontrollerini yaptırmaları ve doğru bilgiye güvenmeleri, meme sağlığını
korumanın en etkili yolu” dedi ve meme kanseri ile ilgili merak edilen beş soruya açıklık
getirdi.
Memede kitle, ağrı, akıntı ve şekil değişikliği meme kanseri belirtisi midir?
Bu sayılanlar meme kanseri belirtileri değildir. Memede ele gelen her kitlenin kanser olduğu
düşünülse de bu kitlelerin çoğu iyi huylu değişikliklerden kaynaklanır. Kişinin kendi fark ettiği
bu kitleler, klinik ve radyolojik incelemelerde genellikle fibrokistik değişiklikler olarak
değerlendirilir. Meme ağrısı da kanserin tipik bir belirtisi değildir aksine ağrı, çoğu zaman iyi
huylu kitleleri düşündürür. Meme başı akıntılarının büyük kısmı da iyi huylu nedenlerle
oluşur. Ancak akıntı kendiliğinden geliyorsa, yoğun ve kanlıysa ayrıca bunlara bir de kitle eşlik
ediyorsa kanser olasılığı yüzde 20–25’e kadar çıkar. Bunun dışında sadece sıkınca gelen, az
miktarda, şeffaf ya da beyazımsı akıntılar genellikle endişe verici değildir.
Meme kanseri; cep telefonu, mikrodalga fırın veya benzeri eşyalardan yayılan
elektromanyetik dalgalarla ilişkilendirilebilir mi?
2025 yılı itibarıyla yapılan araştırmalara göre, cep telefonu kullanımı veya mikrodalga
fırınlara maruz kalmanın meme kanseri ya da diğer kanser türlerinin gelişme riskini artırdığı
veya hastalığın seyrini olumsuz etkilediğine dair bilimsel bir kanıt bulunmuyor.
Mamografi gibi görüntüleme yöntemleri radyasyon içerdiği için uzun vadede meme kanseri
riskini tetikler mi?
Mamografi radyasyon içeren bir görüntüleme yöntemidir ancak modern tomosentez
cihazlarında alınan radyasyon miktarı son derece düşüktür. (Tomosentez gelişmiş bir
mamografi türüdür) Hatta bu doz, uzun bir uçuşta ya da bir doğa yürüyüşünde alınan
radyasyonla neredeyse eş değerdir. Öyle ki, yıllık mamografi taramaları sayesinde erken
evrede tanı koyabildiğimiz ve tedaviyle yüzde yüze yakın sağ kalım elde ettiğimiz çok sayıda
hasta var. Bu nedenle mamografi zararlı olarak değil, 40 yaş üzeri kadınların kendi sağlıklarını
korumak için atabilecekleri en önemli adımlardan biri olarak görülmeli.
Meme kanseri; deodorant kullanmak, koltuk altını jiletle almak ya da terlemeyi önleyen
ürünlerle ilişkili olabilir mi?
Şu ana kadar yapılan bilimsel çalışmalar; antiperspirant deodorant kullanımı, sıkı sütyenler,
balenli iç çamaşırlar veya terlemenin engellenmesi gibi durumların meme kanseri riskini artırdığını gösteren hiçbir kanıt ortaya koymadı. Yani elimizde fiziksel ya da kimyasal olarak
memeye baskı uygulanması ya da toksinlerin “vücutta birikmesi” gibi nedenlerle meme
kanseri geliştiğine dair bilimsel bir veri bulunmuyor.
Meme estetiğinde kullanılan; slikon, protez ve implant gibi uygulamalar kanser teşhisini
zorlaştırır mı?
Hayır zorlaştırmaz. 1960–70’li yıllarda, meme radyolojisinin henüz gelişme aşamasında
olduğu ve elimizdeki görüntüleme yöntemlerinin oldukça sınırlı kaldığı dönemlerde bu
konuda bazı çekinceler vardı. Ancak günümüzde dijital tomosentez, kontrastlı mamografi ve
meme MR’ı gibi yüksek çözünürlüklü modern görüntüleme yöntemleri sayesinde,
yerleştirilmiş meme protezleri tümörün görüntülenmesini engellemiyor ya da zorlaştırmıyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.