10208,65%1,62
32,35% -0,36
34,70% -0,09
2394,58% -1,15
3877,87% -0,22
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Darıca İlçe Başkanı Muhammet Ali ÜNSÜR,Marmara Denizi'nde meydana gelen müsila sorunu hakkında açıklamalarda bulundu.
''Dünyanın en genç, bereketli, ilginç denizlerinden Marmara Denizi, AK Parti döneminde öldürüldü. Denizin yüzeyini ve derinlerini saran deniz salyası, denizin ölümünün ilanıdır. 25 yılda ölüme terk edilen cesedin çürümesidir. 2007 yılında da bölgede görülen sorun, ondan sonra görülmezden gelindi.''
Diyen Muhammet Ali ÜNSÜR,sözlerini öyle sürdürdü:
Yerel seçimler öncesinde düşüncesizce su fiyatları üzerinden siyaset yapılması, arıtma maliyetlerinin belediyelerce karşılanamamasına ve yeni yatırımları da imkânsız kılmıştır. Çevre ve insan yaşamı siyasi ranta kurban edilmiştir. Marmara’daki çürüme, ne yazık ki, İnsan-Doğa-Rant ilişkisinin ülkeyi getirdiği yeri yansıtan belirleyici bir sonuçtur. Bu olay “kirlilik değil doğa hadisesidir” diyen anlayışı ret ediyoruz. İlkokul çocuklarının anlayabileceği şekilde söylememiz gerekirse bu basit bir havuz problemidir. Hesap, kitap bilmeyenler havuzu taşırdılar…
Deniz salyası 3 nedenden dolayı artmıştır. Birincisi, deniz suyunun 40 yıllık ortalama sıcaklığı iki buçuk derece yükselmiştir. İkincisi ise yeteriz arıtma nedeniyle denizde artan besin yükü. Azot, fosfor, evsel ve endüstriyel atıkların ileri biyolojik arıtılma yapılmadan denize karışmasıyla ortaya çıkan besin elementlerinin miktarının çok yüksek olmasıdır. Sonuncusu ise, Marmara Denizi’nin orijinal yapısıdır. Açık deniz olmayan Marmara Denizi çevresinde, Türkiye nüfusunun üçte biri yaşamaktadır. Türkiye sanayisinin yaklaşık %50’si bu bölgededir. Susurluk ovası ve Trakya çok önemli tarımsal alanlardır. Bu kadar yükü Marmara Denizi kaldıramadı.
Hafta içinde yaşanılan fırtınayla birlikte deniz salyası, kıyı kesimlere, mendirek içlerine çekildi. Deniz salyası tekneleri kıyılarda mahsur bıraktı, balıkçılar denize açılamıyorlar. Bazı yerlerde ise müsilaj açığa gitti. Daha büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız. Kıyılardan dağılan deniz salyası açıklarda ve deniz dibinde yoğunlaştı. Deniz dibi ve oradaki canlılar oksijensiz kalıyor. Gözden uzaklaştı diye tehlike geçti diyebilirler. Daha tehlikeli sonuçlara neden olur!
Müsilaj yüzünden Büyükada civarındaki kırmızı mercan yatakları ölmeye başladı. Sünger yatakları kaplandı. Süngerler ölüyor. Küresel ısınmanın etkisi daha da arttığı için deniz salyası ile birlikle bazı mikroorganizma grupları artacaktır. Bu mikroorganizmalar oldukça zehirlidir ve bazı balıkları da etkileyecektir. Kabuklu deniz hayvanları bu zehirlenmeden etkilenecektir. Dibe çöken müsilaj balık larvalarını kaplıyor, oksijensiz bırakıyor, doğurganlığı düşürüyor. % 40 oranında ancak canlı kalabiliyordu ama bugünden sonra daha da kötüsünü bekliyoruz. Marmara’da balıkçılıktan 22.000 aile geçiniyordu. Ya göç edecekler ya aç kalacaklar. Balıkların solungaçlarını tıkayarak ölümlerine neden deniz salyasına karşı acil eylem planı uygulamaya alınmalıdır. Acilen kriz masası kurulmalıdır.
Yetersiz mekanik arıtma ile sınır değerleri çok yüksek atıklar denize bırakıldı. Atık yönetim sistemi olmadığı için ileri biyolojik ve kimyasal arıtma tesisleri yapılmadı. Yasalara bu konuda yeni maddeler ilave edilmedi. Karar vericilerin bilimsellikten uzak yaklaşımlarıyla alınan kararlar, doğa felaketinin nedenidir. Bilimi inkâr eden, doğayı anlamayan zihniyet felakete sebeptir.
Derin ve geniş alanlarda üç beş tekne ile yüzey temizlemesi göz boyamadan öteye geçmez. Akışkan, yapışkan ve artık katılaşmaya başlayan müsilaj DYTT'ler ile temizlenemez. Mücadeleyi göle maya çalmaya benzetiyoruz.
Mutlaka daha iyi arıtma yapılmalı, derin deşarj yapılmalı ve en kısa sürede derin deşarj tesislerinin önüne ileri biyolojik arıtma tesislerinin kurulmalıdır. Mevcut tesislerde arıtma kapasitesinin yükseltilmesi için belediyelere devlet kaynak aktarılmalıdır. Marmara çevresindeki akarsulara atık sular arıtılmadan denize verilmemelidir. Atıklar, mutlaka ileri biyolojik arıtmadan geçmelidir. Tarımsal gübre ve zehir kullanımı denetlenmelidir.
Derhal mevcut tesislere ileri biyolojik arıtma tesisi kurma kaynağı verilirse bile, tesis ancak 2-3 yıl içinde işletmeye alınabilecek ve Marmara Denizi ise 6-7 yıl sonra temizlenebilecektir. Kaybedilen her gün sorunu daha da büyütüyor.
Marmara Denizine bırakılan atık su miktarını hepimiz azaltmalıyız. Elimizi yıkadığımız suyu klozete dökebiliriz. Gıda atıklarını kanalizasyona vermemeliyiz. Şuradaki kafede yıkanan bardakların suyu ile çok rahatlıkla bu parkın sulanmasında kullanılabilir. Yeter ki, çevre dostu deterjanlar ile yıkansın. Tabii bunu başarabilecek liyakatli kişiler zihniyetin iktidarda olması gerekiyor.
Bir deprem, nasıl bir afet ise; Marmara Denizi’ndeki müsilaj bir afettir. Deprem sonrasındaki enkazın kaldırılması için ülkenin her yerinden yardım geldiği gibi bu olayda da benzeri bir yol izlenmelidir. AFAD’a görev düşmektedir. Maalesef deprem gerçeğinde olduğu gibi risk yönetimi, öngörülü çalışmalar yapılmadığından şu an kriz yönetimi yapmak zorunda kalıyoruz.
Müsilajın son aşamasındayız. Köpükleşmiş ve yüzeyi kurumuş plastik bir branda halini almış durumda. Kontrol altına alınabilen yüzeydeki tabakalar aynı ham petrol felaketlerinde olduğu gibi bariyerler ile kıyıya yakın yerlerde çevrilmeli ve DYTT’ler ile temizlenmelidir. Geniş alanda temizleme anlamsızdır.
Müsilaj ile mücadelede atık yönetim politikası değişmelidir. Yasa koyucu ve Çevre Bakanlığının görev üstlenmesi gerekiyor. Bilimin öngördüğü tedbirleri uygulayacak siyasal iradeyi ortada görmüyoruz.
Cumhurbaşkanını, Çevre Bakanını, Marmara Belediyeler Birliği Başkanını ve Marmara’ya kıyısı olan tüm il ve ilçelerin valilerini, kaymakamlarını, belediye başkanlarını kriz masasını faaliyete geçirmeleri için inisiyatif almaya çağırıyoruz. Üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını göreve davet ediyoruz. Tüm siyasi partileri gerçek bir vatansever olduklarını göstermek ve kanıtlamaları için davet ediyoruz.
Marmara Belediyeler Birliği Başkanı 18 Mayıs 2021 günü düzenledikleri sanal seminerde “Eylem planı hazırlanması ile ilgili süreci başlattık” dedi. Süreci değil derhal ve bir saniye bile geçirmeden eylemi başlatmalıyız. Hazırlık süreci, sonra hazırlık aşaması, onay aşaması… MBB ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın’ın yaklaşımını yetersiz buluyoruz. Çalıştay düzenleyerek enkaz kaldırma çalışması yapılamaz.
Şimdi yapmamız gereken şey ise, Marmara Denizi çevresindeki bütün kuruluşların bir araya gelip, bir karar almasıdır. Zaman konuşma zamanı değil eylem zamanıdır. Kriz yönetimi yanı sıra derhal bir risk yönetim sistemi kurulması için zaman geç değildir.
DEVA Partisi’nin politikası ise; Mavi Vatan’ın bir parçası olan Marmara Denizi’ne bir litre bile arıtılmadan atık bırakmamaktır. Türkiye’nin çevre sorunları konusunda iklim değişikliğini dikkate alan yeni bir atık yönetim politikası belirleme zamanı geçmektedir. Marmara Denizi’nin tüm kirleticileri kontrol altına alınmalıdır. Biyoçeşitlilik desteklenmeli, sürdürülebilir çevre politikası oluşturulmalıdır.
Dünyada ilk kez müsilaj görünmüyor. Dünyanın çok farklı yörelerinde bu sorun yaşandı. Baltık Denizinden, İtalya’daki göllere, Hindistan’dan Maleyza kıyılarına kadar pek çok yerde sorun çözüldü. 1988'den sonra Adriyatik’te çok kez müsilaj görüldü. Kıyı ülkeleri İtalya, Arnavutluk, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Slovenya ve Karadağ Barselona Sözleşmesi Akdeniz Eylem Planı çerçevesinde bir araya gelip alt bölgesel eylem planıyla felaketi önlediler…
Türkiye’nin son yıllarda Avrupa Birliği kriterlerinden uzaklaşması sonucunda çevre kriterleri güncellenmedi ve kontrolsüz bırakıldı. Yüzeydeki salyaları toplamaktan ziyade sorunun kaynağı kökten çözümü gerekmektedir. Bu nedenle de ileri biyolojik arıtmaya kesinlikle geçilmelidir.
Müsilaj felaketine çözüm üretilmez ise turizm, balıkçılık, gemi inşa, marinalar, yatçılık ve denizcilik sektörleri başta olmak üzere pek çok sektör etkilenecektir. Müsilaj bu yaz Marmara Denizi kıyısındaki tüm sahil beldelerinde turizm sektörünü vuracaktır. Marmara kıyılarında denize girmeyi, Marmara balığı yemeği bir süreliğini unutun.
Gemi makinelerinin motor soğutma suyu denizden sağlanmaktadır. Şu anda gerek ticari gemiler gerekse yat ve teknelerin su filtreleri tıkanmaya başladı. Balast suyunu denizden alamaz hale geldiler. Marmara deniz yoluna girecek ticari gemiler bu rota için daha yüksek fiyat isteyeceğinden, rota kullanılmaz hale gelebilir.
Dünyada uluslararası ticaretin yüzde 85’i deniz yolu aracıyla yapılıyor. Deniz ticareti için Marmara Denizi çok önemli bir geçiş güzergâhında. Eğer bir tedbir alınmaz ise Marmara Denizi bir bataklığa dönebilir. Bir başka çevre felaketine sebep olacak “Kanal İstanbul” projesine DEVA Partisi olarak karşı çıkıyoruz. Jelleşmeye başlayan Marmara Denizi ölürse “Kanal İstanbul” hayali başlamadan bitecektir. Kanal İstanbul’dan önce acilen Marmara Denizi’ndeki deniz salyasına çözüm bulmak gerekiyor. Önceliğimiz denizlerimizin temizliğidir.
Ülkemizin havası, suyu, taşı, toprağı altındı. Basiretsiz yöneticilerin elinde can çekişmeyen ne hava kaldı ne deniz, ne esnaf kaldı ne de gençlerimiz...
Marmara Denizi’ne kıyısı olan DEVA Partisi İl ve İlçeleri ile bu hafta sonu temasa geçeceğiz ve Çevre Haftası kapsamında bir açıklama daha yapacağız. Doğanın ve çevrenin korunmasını ilke edinmiş DEVA Partisinin amacı 7 il ve 44 ilçe ile birlikte çözüm önerilerimizi duyurmak olacaktır.
İktidar günlerdir müsilaj konusunda susuyor!
128 milyar konusunda, 10 bin dolar alan siyasetçi konusunda, devlet mafya ilişkileri konusunda, bakanın eşinin bakanlığa ürün satması konularında gördük ki, susuyorlarsa suçludurlar. Müsilaj konusunda da susuyorlar çünkü çok, ama çok suçlular.
Bizler bugün burada denizin feryadını seslendirdik. Ne yazık ki, ülkede feryat eden esnafın, öğrencinin, işsizin, yoksulun feryadını duyurabileceği bir yönetim sistemi yok. Türkiye’nin günlük boş tartışmaların ötesine geçerek liyakatli kadrolar elinde yönetileceği, feryatların havada kalmayacağı, her derde deva bulunacağı günlere ihtiyacı var.