Piyasalar hareketli bir haftayı geride bıraktı. Pazartesi gününden itibaren borsada yaşanan sert kayıplar ve döviz kurlarındaki tırmanış, piyasalar kadar ülkenin de gündemi oldu. Özellikle cuma akşamı Fitch’in not indirmesi, “insider trading” işlemlerini, yani “olumsuzu önceden haber alıp, borsada satışa, dövizde alıma geçme” ihtimalini kuvvetlendirdi. Borsa İstanbul’da BİST 100 endeksi, haftayı yüzde 8,95’lik kayıpla 89.898 puandan kapattı. Endeks, hafta içinde en düşük 88.169 puanı, en yüksek ise 100.808 puanı gördü. Geçen pazartesi en düşük 4,52’yi gören dolar ise; 4,97 ile zirve yaptıktan sonra, 4,85 seviyesinden cuma gününü tamamladı. Bu arada geçen hafta Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı, yüzde 4,4’lük artışla 193,20 liraya, cumhuriyet altınının satış fiyatı da bin 293 liraya yükseldi.
En büyük hisseyi seçtiler
Hafta kapanışında en çok değer kaybeden hisse ise yüzde 19,35 ile Garanti Bankası oldu. Bu hisseyi yüzde 18,96’lık düşüşle Yataş, yüzde 18,60’lık azalışla da Vakıflar Bankası takip etti. En yüksek işlem hacmi 10 milyar 46 milyon lirayla Garanti Bankasında oldu. Borsanın en hacimli ve hareketli hissesi Garanti’de yaşananlar, özellikle dikkatlerden kaçmadı. 8,50 TL fiyattan başlayan düşüşler, 6,90’lı seviyelere kadar devam etti. Borsanın gösterge hisselerinden olan Garanti’de, fiyata bakmaksızın yabancı fonlar satışa geçti. Bu gelişmeler hem bankaya, hem sektöre, hem ülke ekonomisine yönelik karamsar dedikoduları körükledi. Öyle ki Türkiye’yi, Venezuela ve Arjantin ile kıyaslamaya kalkışanlar bile oldu. Bütün bu yaşananlar, yine yabancı şer odaklarının, ülkeye saldırılarını artırdığı ihtimalini akıllara getirdi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in cuma akşamı Türkiye’nin kredi notunu indirmesi, bu ihtimali kuvvetlendirdi.
Reform ve teşviklerle Türkiye toparlanacak
Analistler, yatırımcıların bir ülkeye yatırım yaparken dikkate aldıkları ana göstergenin büyüme olduğuna işaret ederek; ekonomi yönetiminin, mali disiplini bozmadan aldığı tedbirlerin ve reel ekonomiye ilişkin teşviklerin, piyasaların ve sermaye sahiplerinin ihtiyacını karşıladığını vurguladı. Yurt içinde geçen yıldan 2018’in ilk yarı sonuna kadar devam eden seçim atmosferinin, yurt dışında ise ABD Başkanı Donald Trump’ın attığı adımlarla artan ticaret savaşı endişelerinin diğer gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye’yi de negatif etkilediğini söyleyen analistler, ekonomi yönetiminin ve TCMB’nin sermaye akışındaki yavaşlamayı yönetebilecek kabiliyete sahip olduğunu dile getirdi. Analistler, söz konusu gelişmelerle bu yıl negatif bir seyir izleyen yurt içi piyasaların, küresel piyasalarda oynaklığın azalması durumunda, Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve yeni ekonomi yönetiminin başlayacağı yapısal reformlar ve teşviklerle, yılın ikinci yarısında toparlanabileceğini kaydetti.
