Tarih: 17.10.2020 20:34

Furkan Eroğlu Hakkında Bilgiler, Kimdir?

Facebook Twitter Linked-in

Yakın zamanda “Furkan Eroğlu Müzik ve Marka Dehası”, “Furkan Eroğlu Müziğe ve Markalara Yön Veren Adam” gibi manşetlerle gündeme gelen Türk bilim insanı (müzikolog) sanatçı ve marka yönetmeni Furkan Eroğlu’nun Kadıköy Gazetesi’nde yayımlanan özel röportajı sonrası; Furkan Eroğlu hakkında detaylı bilgiler müzik ve marka camiasındaki kullanıcılar tarafından daha fazla merak konusu oldu. Haber grubumuz tarafından araştırılıp derlenen Furkan Eroğlu hakkında bilgilere geçiyoruz…

FURKAN EROĞLU HAKKINDA

Ankara’da 1989 yılında doğmuş olan Furkan Eroğlu, eğitimci ve sanatçı bir ailenin çocuğu olarak ülkenin çeşitli şehirlerinde yaşamış ve eğitimler almış. 2005 yılında Dream TV başta olmak üzere dönemin medya lideri televizyon kanallarında yayımlanan hiphop tarzındaki şarkıları ve video klipleriyle genç yaşta bir şöhret yaşamış. Aynı yıllarda konservatuarı kazanan Furkan Eroğlu, 2010 yılında konservatuar eğitimini tamamladıktan sonra bilim ve sanat kariyerine İstanbul’da devam etmiş. 2011 yılında Hadise, Erdem Kınay, Gökhan Özen ve birçok star ismin yapımcıları Fuat Seyhan, Bülent Seyhan, Mustafa Dinler ve Cumali Dinler yapım ortaklığında çıkardığı film müziği albümü “Outcry of the Ottoman” (Osmanlı’nın Haykırışı) ile dünya genelinde bir hayran kitlesine ulaşmış.

Dünyanın en büyük teknoloji ve müzik mağazası devi Apple, o yıllar da Furkan Eroğlu’nun çalışmalarına yer verdiği Google reklamları düzenlemiş. Amerika’daki müzik listelerinde film müziği kategorisinde “Hollywood Score – War of the Sultan” isimli albümü top 10’a girmiş ve bir global başarıya daha imza atmış. Başarılı müzik kariyeriyle birlikte kişisel ve kurumsal markaların akıl hocalığını yapmış, markalaşma ve itibar yönetmenliğini yürütmüş.

Akademik ve bilimsel çalışmalara kıymet veren Furkan Eroğlu; AFAY isimli odaklanma, yaratıcılık, zeka gelişimi ve müzik terapi içerikli ilim eserini yaratmış ve Extraordinary Brain projesiyle her ülke ve milletten insanın faydalandığı uluslararası bir metod geliştirmiş.

Bilim çalışmaları ile ülke genelinde eğitimler vermiş olan Eroğlu, Gazi Üniversitesi ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Konservatuvarında müzikoloji, bestecilik, müzik teknolojileri, bilişim teknolojileri ve pedagoji alanlarında dersler vermekte. Evli ve bir çocuk babası Eroğlu’nun bugüne kadar besteci, aranjör, prodüktör ve ses sanatçısı olarak ürettiği müzik yapımları müzik platformları genelinde toplam 200 Milyon’un üzerinde hit almış. Müzikolog kimliğiyle çıkarmış olduğu Bestecilik ve Müzik Teknolojileri isimli iki kitabı yayımlanan Furkan Eroğlu, çeşitli röportajlarında kendisini fikir, ilim ve sanat eseri üreticisi olarak tanımlamaktadır.

Furkan Eroğlu’nun Kadıköy Gazetesi’nde yayımlanan röportajı şu şekilde…

Besteci ve şarkıcı yönüyle de tanınan Furkan Eroğlu, aslen akademik geçmişi ve kariyeriyle ülkenin genç müzikologlarından birisi, bir bilim insanı. Bir dönem müzik piyasasının yönetim merkezi olan Unkapanı Plakçılar Çarşısı’nın şu günlerde arayıp ta bulamadığı kişi. Kendisiyle yaptığımız kısa sohbetten seçtiğimiz bölümler:

 

Sizi müzik camiası aslında 2005 yılından beri tanıyor, o dönemlerde hiphop müzik türüyle gündemdeki sanatçılardan biriydiniz. Bugün yaptığınız müzik türlerine baktığımız size özgü bir style görüyoruz, bu evrim nasıl oldu?

O yıllarda gençleri haliyle beni de saran bir rap müzik sevgisi hakimdi. Bende rap müzik eserleri üretiyordum 2002 ya da 2003 yılında ilk defa bir rap eseri kaydetmiştim. Ondan önce 2000 yılında kendi imkanlarımla bir demo kaset kaydetmiştim. 2005 yılı ve devam eden seneler televizyon kanallarında müzik klibi izlenip müzik dinlendiği dönemler olduğu için halk o dönemde ürettiğim eserleri sevmişti ve çok küçük yaşta bir şöhret yaşamıştım. Ancak aynı yıllarda konservatuvar eğitimi alıyordum ve hayalimde yapmak istediğim sanat sürekli değişiyor ve gelişiyordu haliyle sadece rap müzik eserleri üretmek yerine bu kültürel öğeleride barındıran ancak kendime ait bir üslub ile bana has bir tarz oluşturmayı hedeflemiştim. Ne mutlu ki bugün artık bunu dinleyicilerde çok kolay algılayabiliyor ve Furkan Eroğlu tarzı diyor.

Sanatçı, besteci yönünüzün dışında kitlelere yönelik aranjörlük, marka ve sanat yönetmenliği yapıyorsunuz. Hatta günümüzde markalaşma camiasında sıkça duyduğumuz kadarıyla kendi kişisel markasını yaratmak isteyen sanatçılar yada şirketler gizli kapaklı görüşmelerle sizin kapınızı çalıyor. Tabi bir de akademisyenlik yönünüz mevcut verdiğiniz eğitimlerle birçok insanın hayatına dokunuyorsunuz. Bu kendi kişisel gelişiminizi nasıl bir yolculuktu, Furkan Eroğlu markası nasıl oluştu bahseder misiniz?

Küçük yaşlarda halkın ve hedef kitlelerin nabzını tutabildiğimi fark ediyordum. Çünkü 18-19 yaşında bir çocukken besteleyip söylediğim ve kendi kendime kliplendirdiğim şarkılar 2006-2007-2008 yıllarında ülkenin hemen hemen her yerinde dinleniyor ve seviliyordu. Şuan bir aile olduğumuz o yıllarda da arkadaşlık ettiğimiz kıymetli eşimle beraber sokaklarda rahat yürüyemediğimizi hatırlıyorum. Fotoğraf çekilmek isteyen, imza isteyen vb. durumları hemen her gün yaşıyorduk. Aynı yıllarda resmi web sitem için kendi biyografimi kaleme almıştım ve birkaç ay içerisinde Türkiye’nin en ünlü sanatçılarının benim yazdığım biyografiyi örnek alarak kendi biyografilerini internette yeniden yayımladıklarına şahit oldum. Hatta bu gün dahi bir çok sanatçının biyografi yazım biçiminin benim 2005-2006 yılında yazdığım kalıp üzerine yerleştirildiğini gözlemliyoruz.

Herşeyden önce aslında bu şöhret o yaşlardaki bir çocuk için çok tehlikeli bir duyguydu. Ancak ben bunu bir kazanıma dönüştürerek halkın ve hedef kitlelerin sevdiği söz yapısı, melodik ve armonik yapılar, görsel/işitsel materyaller, söylemler gibi detayları böylelikle test ederek her dönemde halkın nabzını tutabileceğim bir hafıza oluşturuyordum. Elbette akademik eğitim sürecim bu konu üzerine daha detaylı eğilebilmemi sağladı. Hangi melodi hangi armonik düzenleme kitlelerde hangi psikolojik algıyı oluşturuyor? Hangi söylem hangi renk hangi görsel/işitsel materyal kitlelerin bilinçaltında hızlı yol alıyor. Bu konuların üzerine gittim. Yıllar içerisinde de bir sanat eserinin, ticari bir ürünün, kişinin ve markanın hedef kitlesine nasıl yaklaşması gerektiğini hem endüstriyel tecrübemle hem de akademik bilgi birikimimle harmanlayarak projeler geliştirmeye başladım. Halkın hep içindeydim, hala daha öyleyim. Bazen akıl almaz derecede şehir merkezinden uzakta köhne bir türk kahvecisinde, bazen ödüllü mimariye sahip bir İtalyan restoranında bana rastlayabiliyorlar. Kitleyi analiz etmek için onlar gibi yaşamayı bilmek ve spesifikleşmiş kültürel değişimlerinin farkında olmak gerekiyor. Akademideki master eğitimimi bu sebepten de hareketle Halk Bilimi sahasında tamamladım.

Yıllar içerisinde başarıya ulaşan her projemden sonra, bu konuda benimle çalışmak isteyenler arttı tabiki. Ancak söz konusu yıllarda siz kendi çabanızla bir başarı elde etmeden kimse size destek eli uzatmıyordu defalarca kapılarını aşındırmanıza rağmen. Gerçi sonraki süreçte onlar bizim kapımızı aşındırdılar, yani gün geldi ve hesap döndü… Akademik çalışmalarımı da yıllar içerisinde hiç aksatmadan sürdürmeye devam ettim. Yüzlerce öğrenci yetiştirme fırsatım oldu ve hala daha yetiştiriyorum. Aslen eğitimcilik, sanatçılık bizde bir nevi aile mesleğidir. Bilgi, birikim aktarmayı, üretici olmayı seviyorum ve çok kıymetli olduğuna inanıyorum.

Peki marka nasıl olunur sorusuna Furkan Eroğlu’nun cevabı nedir?

Global markaların hepsi temelde kendileri için önemli olduğunu bildirdikleri nitelikler taşır. Önce bir nitelik olmalı ve bu nitelikler en doğru yöntemler ile ilgili kitlelere bildirilmeli. Bu nitelik diğer markalardan çok da farklı olmak zorunda değil, çünkü bu husustada önem arzeden niteliğin kitleye anlatılma biçimidir. Ancak nitelik yoksa, sadece nicelikten bahsederek marka sadece moda mağduru olacaktır. Örneğin; bu yıl 75.000 t-shirt satarak halkın sevgisini kazandık. A+ doğadan elde edilen 12 farklı renk kullandık ya da son şarkım 10 milyon dinlendi. Bu örnekler markanın yoluna engeldir. O zaman sonraki sene 10.000 t-shirt satarsa ya da yeni şarkısı 1 milyon dinlenirse marka hem hedef kitleleri nezdinde hem de yöneticileri nezdinde çöker. Hatta yöneticiler nezdinde ki psikolojik çöküş yeniden konumlandırma adını verdiğimiz çalışmalara da engel teşkil etmektedir.

Söyleşi ve konferanslarda bu konu üzerine kurduğum cümlelerden örnekleyelim. Mesela; reklamın iyisi ve kötüsü vardır. Dostlar sadece alışverişte görmesin. Her detayına hakim olmadığın bir ürün senin markanın ürünü değildir, ya da o marka senin değildir. Markalar aktifliğini korur, bir köşede beklemezler. Kişisel markalar, genele yönelik harekete geçmezse dost meclisi markası olarak kalırlar…. vb. belki yüzlerce öğütte bulunabilirim. Ancak her şeyden önce nitelik geliyor…

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —