Programa Gebze Kaymakam Vekili Hasan Göç, Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker, Çayırova Belediye Başkanı Ziyaettin Akbaş, tarihçiler Mustafa Armağan, Mehmet Çelik ve Haluk Dursun, AK Parti İl Başkanı Mahmut Civelek, AK Parti Gebze İlçe Başkanı Av. Cemalettin Kaflı, Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Bağcı, Kocaeli ve Gebze protokolünden çok sayıda davetli ile kalabalık bir vatandaş topluluğu katıldı.
Gebze Belediyesi Mehteran Bölüğü’nün marşları ile başlayan program daha sonra alana kurulan Osmanlı Çadırının içerisinde devam etti. Burada ilk konuşmayı Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker yaptı. Göreve geldiklerinden bu yana Fatih Sultan Mehmet’i üç yıldır çeşitli etkinliklerle andıklarını söyleyen Köşker, Fatih Sultan Mehmet’in çağ açıp çağ kapatan bir padişah olduğunu ve Gebze bölgesi için çok önemli olduğunu söyledi. Köşker,“Fatih Sultan Mehmet Han’ın vefat ettiği Hünkâr Çayırı’nı bizden önce kimse bilmiyordu. 3 yıldır burayı Gebze halkına tanıtarak her yıl 3 Mayıs’ta anmaya gayret gösteriyoruz. Geçmişine sahip çıkan insanlar gelecekte de başarılı olmuşlardır.”dedi.
BURASI NAMAZGAHSIZ OLMAZ!
Ayasofya Müzesi Başkanı Doç. Dr. Haluk Dursun ise; kendisinin de bölgeye yabancı olmadığını ve Hereke doğumlu olduğunu söyledi. Ayasofya ile Fatih Sultan Mehmet arasında getirdiği kabı tokmağı ile irtibat kuran Dursun, “Bu tokmağın üzerinde “Ya Fettah” yazar, bu da açmak anlamına gelir ve Ayasofya’nın fethin sembolü olduğunu gösterir” dedi. Gebzelileri Ayasofya müzesine de davet eden Doç. Dr. Haluk Dursun, “İnşallah Belediye Başkanımız bir gün Gebze heyetini Ayasofya’ya getirir de size Fatih Sultan Mehmet ile Sultan Abdulhamit’in nasıl yerlerde namaz kıldığını size gösteririm” dedi.
BURAYA MUTLAKA NAMAZGAH YAPIN!
Daha sonra Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker’e dönerek, “Buraya mutlaka namazgah yapın, bura namazgahsız olmaz” diyen Doç. Dr. Haluk Dursun, “Böyle bir tarihi mekan asla namazgahsız olmaz, ayrıca Dilovası Mimar Sinan Köprüsü de sanayinin içinde kaybolmaya yüz tutmuş, oraya da yeni bir namazgah yapılması gerekiyor. Ne zamanki bunları yaparız, ancak o zaman Fatih’in nesli olabiliriz” dedi. Tarihçi Mustafa Armağan da anma törenlerine ilk kez katıldığını söyledi. Armağan, 531 yıl sonra bizi buraya getiren bu gücün ne olduğunu çok iyi araştırmamız gerekiyor. Atalarımız bize böyle bir tarih bırakmış ama biz ne yapacağız, aynı tarihi, aynı Çanakkale’yi bizden sonraki nesillere bırakabilecek miyiz” diye konuştu.
BÜYÜK SIR AÇIKLANDI
Fatih Sultan Mehmet'in ölümünün 531. yılını anmak üzere Gebze Sultan Çayırı'nda düzenlenen anma programına katılan Dursun, Ayasofyada'ki kapı tokmakları ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ayasofya Müzesi ile Fatih Sultan Mehmet arasındaki bağlantıyı anlamanın büyük önem taşıdığını belirten Dursun, "Ayasofya müzesi ile Fatih Sultan Mehmet arasındaki bağlantıyı anlayamazsak ve anlatamazsak, daha böyle anmalarda çok yeriz, içeriz. Esas Fatih ve Ayasofya bağlantısının temelinde şu elimde görmüş olduğunuz kapı tokmağı vardır. Ayasofya'ya ilk göreve başladığım zaman bu tokmağın izinden giderek Ayasofya'yı çözmeye çalıştım. Bu normal bir kapı tokmağı değil, diğer bütün kapı tokmaklarının dışında bir tokmaktır. Bu tokmak küçük bir örnektir, bunlar genelde musanna olarak aynalı, çift taraflı olarak dökülmüştür. Üzerinde, 'Ya Fettah' yazar. 'Ya Fettah' Allah'ın isimlerinden biridir ama Ayasofya'ya özellikle bunun yapılmış olması, fetihten sonra bunun asılmış olması başka bir mana ve simgeyi vurgulamış oluyor. 'Fettah' kelimesinin içinde rahmet var, fetih var ama aynı zamanda açmak var. Açan demek, Allah'ın açan özelliği demek. Fatih kapı tokmaklarında Ayasofya'ya bunu koyarak hem o kapının açma fonksiyonunu vurgulatıp her açışta açma kudreti olan Allah'ın bir hürmeti ve aidiyetini hatırlatılıyor hem de Ayasofya'nın fethin sembolü olduğunu ve bunu unutmamak için her elinizi attığınızda, 'Ye Fettah' diyerek o kapıdan içeri girmenizi sağlamış oluyor" diye konuştu.