Bakan Ergün, bakanlığının aylık yayını Anahtar Dergisi'nin Haziran sayısında çevre dostu uygulamaları Türkiye'ye uyarlamaları çağrısında bulundu.
Türkiye'nin, 2023 yılında "dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olma" ve "dünyada her alanda lider bir ülke olma" gibi büyük ve iddialı hedefler ortaya koyduğunu belirten Ergün, "Bu hedeflere ulaşmak için, daha fazla mal ve hizmet üretmeliyiz, aynı zamanda da daha nitelikli, yüksek katma değerli, ileri teknolojiye dayanan bir üretim yapısına geçiş yapmalıyız. Türkiye, rekabet gücünü ucuz hammadde, ucuz işgücü veya ucuz enerji gibi alanlarda bulamaz. Bizim rekabeti, Ar-Ge, teknoloji, markalaşma, tasarım gibi alanlarda aramamız, bulmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"İklim değişikliği, insan kaynaklı bir tehdit"
Türkiye'nin, 2023 yılına dair ekonomik ve sosyal hedeflerine özel sektör eliyle ulaşacağına dikkat çeken Ergün, ekonomideki güven ve istikrar ortamının, reel sektörün rekabet gücünü artırmak için büyük bir avantaj olduğunu belirtti. Ergün, Türkiye'nin toplam ihracatı içinde imalat sanayi ürünlerinin payının, 1980'deki yüzde 37 düzeyinden, 2012'de yüzde 94 düzeyine ulaştığına işaret etti.
İklim değişikliği tehdidiyle dünyanın ortalama sıcaklığının arttığını vurgulayan Ergün, yağış rejimlerinin olumsuz yönde değiştiğini, aşırı çevre olaylarının sıklaştığını ve insanoğlunun yaşam alanının daraldığını anlattı. İnsan kaynaklı bir tehdit olarak ortaya çıkan iklim değişikliğiyle küresel anlamda mücadele edilmesinin önemine dikkat çeken Ergün, aksi takdirde su ve enerji başta olmak üzere kaynak kıtlığı ve pahalılığı, ürünlere olan talebin azalması, değişmesi ve küresel ısınmanın yaşanılabilir sınırların içerisinde kalmasının sağlanması amacıyla sanayi sektörünün vergi, ceza, kota gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalacağını söyledi. Ergün, bu doğrultuda, çevresel tehditlerden en çok etkilenecek sektörlerden biri olan sanayi sektörünün bir yandan uygun teknolojik donanımlar ve temiz üretim uygulamalarıyla zorlukları fırsatlara çevirirken ve rekabet gücünü geliştirirken diğer yandan da çevresel tehditleri önleme yolunda sürdürülebilir kalkınmaya en çok hizmet edecek sektör olarak göze çarptığını belirtti.
"Sera gazı salınımı arttı, karbon yoğunluğu azaldı"
Ergün, Türkiye'de son 20 yılda kişi başı birincil enerji arzı ve elektrik tüketimi gibi parametrelerin artmış olmasına rağmen ekonominin enerji yoğunluğunun azaldığını belirtti. Buna paralel olarak toplam sera gazı salımının arttığını fakat ekonominin karbon yoğunluğunun azaldığını vurgulayan Ergün, Türkiye'nin kullandığı her birim enerjinin yalnızca çeyreğinin yerli üretimden sağlandığı düşünüldüğünde, yenilenebilir enerjinin öncelikli olarak, yerli enerji üretimini teşvik eden Türk sanayisinin daha düşük enerji yoğun üretim yapması ve karbonsuzlaştırılması yönündeki çalışmaların artarak devam ettiğini belirtti.