Tarih: 04.04.2013 13:56

Dumlupınar'ı 60.yılında kimler hatırladı!

Facebook Twitter Linked-in

TCG Dumlupınar I.İnönü denizaltı ile Akdenizdeki  Nato Blue Sea tatbikatından dönerken 86 kişilik mürettebatıyla ,Çanakkale Boğazına gömüldü .Tüm ülke 3 gün boyunca kurtarma çalışmalarından gelecek güzel bir haber için radyoların başından ayrılmadı; 81 kişinin öldüğü kazadan ancak 5 kişi kurtarılabildi .TCG Dumlupınar ,Türk Donanması’na  16 Kasım 1950-4 Nisan 1953 arasında hizmet etti.

 

TCG Dumlupınar denizaltısı Naraburnu açıklarında gece yarısı denizle gökyüzünün aynı renkte olduğu rüzgarlı, sisli bir havada Naboland  adlı İsveç  şilebiyle çarpıştı. Dumlupınar’ın rotası Gölcük Denizaltı Komutanlığı üssüydü; denizaltı  2 gün boyunca sualtında kalmış ,üstün bir başarı göstererek yerli yabancı tüm komutanlarında takdirini kazanmıştı. Mürettebat gururlu, ama yorgundu ; tek amaçları ailelerine sevdiklerine kavuşmaktı; o vahim kaza olmasa ailelerine kavuşmuş olacaklardı. Saatler  02:15 gösterdiğin de boğazın tam orta yerinde Naboland’la  çarpıştı.Dumlupınar’a hücum eden karanlık sular başüstü  dikilen koca denizaltıyı bir anda 81 denizaltıcıyla birlikte yutuverdi; çarpışma sırasında nöbet tuttukları köprü üstünden denize düşen, 5 denizci  hayat da kalmayı başardı.Bu denizcilerimizi rahmet ve saygıyla anıp ; Dumlupınar denizaltısı  denince anlatılan bu hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum.

 

Heybeliada’daki Deniz Okulu’ndan mezun olan İsmail Türe, kendi gibi Gelibolulu olan bir genç kıza kaptırır gönlünü. İki sevgili parmaklarına nişan yüzüğü taksalar da,birbirlerini çok seyrek görmektedirler.İsmail Türe denizaltıda muhabere subayı olarak görevlidir çünkü. Üsteğmenin aklına harika bir fikir gelir; nişanlısına ışıklı mors alfabesini ögretecek, Çanakkale’den geçis yapacakları geceyi planlı olduğu için önceden bildirecek ve böylelikle haberleşeceklerdir. Boğazı yüzeyden geçmekte olan denizaltının kulesindeki denizciler sigara içmekte, sohbet etmektedirler. Aralarindan birinin heyecanlı olduğu herhalinden belli olmaktadır. Gelibolu kıyılarına geldiklerinde, karanlık içindeki evlerden birinden bir el fenerinin yanıp söndüğü görülür: “Seni seviyorum…” Arkadaşları gülümseyerek İsmail Türe’ye bakarken, genç aşık elindeki fenerle sevgilisine karşılık vermektedir…Bu olaydan sonra iki sevgilinin aşkı düşmez olur denizaltıcıların dillerinden. Herkes, haberleşmek için kurulan ışık yolunu konuşur. Arkadaşları “Evlen artık su kızla da, buradan her geçişimizde selamlaşmayı bırak artık” diye takılırlar İsmail Türe’ye.

 

Denizaltının üstünün ve altının bir olduğu yağmurlu günlerde bile, Çanakkale Boğazın’dan geçilirken, elindeki fenerle aşk nöbeti tutan yakışıklı denizci gözünü bir an olsun ayırmaz Gelibolu kıyılarından. Yine bir gün, yirmi yedi yaşındaki Üsteğmen, Çanakkale’den geçecekleri gün ve saati, denizaltının uğradığı bir limandan haber verir nişanlısına.Ege Denizi’nden Boğaz’a giriş yapacaklarını, en öndeki denizaltının kulesinde olacağını bildirir.Genç kızın gözüne her zaman olduğu gibi, o gece de uyku girmez.Büyük bir sabırla pencerenin önünde oturmakta ve gözünü hiç kırpmadan denize bakmaktadır.Fenerine yeni pil almış olsa da, arada bir yanıp yanmadığını kontrol eder yine de… Birden, dev bir karartı belirir suyun üstünde.Güneyden gelen bir denizaltı, penceresinin görüş sahasına girmiştir.Genç kız pencereyi açar ve gecenin karanlığına uzattığı elleriyle feneri yakıp söndürür.”Seni seviyorum…”Kulede bulunan denizaltının komutanı Bahri Kunt işareti görünce gülümser:“Hay Allah, bu kız denizaltıları şaşırdı. Nişanlısının denizaltısı bizim önümüzdeydi…”Bir anlık tereddütten sonra Birinci İnönü denizaltısının komutanı Bahri Kunt, yanıt gönderilmezse genç kızın telaşlanacağını düşünerek, karşılık verilmesini emreder. Yanındakilerin “Ne diyelim komutanım?” diye sorması üzerine de şunları söyler:“Ebediyete kadar…”O gece Üsteğmen İsmail Türe’nin görev yaptığı Dumlupınar, Çanakkale Boğazı’na giriş yapan ilk denizaltı olmuştur.

 

Ama, Gelibolu kıyılarına gelmeden Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı “Naboland” adlı gemi tarafından çiğnenmekten kaçamamış ve yaralı bir balina gibi acı dolu sesler çıkararak, Çanakkale’nin karanlık sularinda kaybolmuştur. Her şey birkaç dakika içinde gerçeklestiğinden, arkadan gelmekte olan Birinci İnönü denizaltısı Dumlupınar’a çarpan geminin yanından habersizce geçerek,Gelibolu’ya ulaşan ilk denizaltı olur.Genç kız, nişanlısından haber almanın huzuru içinde başını yastığa koyduğunda, genç denizci çoktan dalmıştır “ebediyete kadar” sürecek olan uykusuna!…

Bu arada arşiv resimleri ve hikâye için ünlü sanatçımız Sunay Akın’a çok teşekkür ediyoruz.

ONLAR DENİZCİ DOĞMUŞLARDI, DENİZ DE ÖLDÜLER….

 

VATAN SAĞOLOSUN!

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —