Tarih: 15.02.2018 14:55

Doğu Ekspresi İle Seyahat Deneyimi

Facebook Twitter Linked-in

Bilet bulmak kolay mı? Seyahat konforlu mu? Trende tuvalet var mı? Nereden binilir? Yol kaç saat? Bu seyahate çıkanları neler bekliyor?

Bir uçtan diğer uca cennet vatanı bin kilometre yol yaparak demiryolu üzerinde kat etmek bir rüya. “Doğu Ekspresi” ise şu aralar büyüyle kaplı bir kelime. Biz de bu rüyanın cazibesine kapılarak bu ilginç deneyimi yaşamak istedik ve ilk işimiz, youtuberların, bloggerların, gezginlerin ve nihayetinde de habercilerin sayesinde keşif için yanıp tutuşan gençlerin gündemine oturmuş bu efsanevi trene bilet aramak oldu.

Sakın bu ilk aşamada şevkiniz kırılmasın, çünkü bileti almak isteyen çok, ama bilet adetleri sınırlı sayıda. Yani daha bu ilk aşamada panından vazgeçenler arasında olmak istemiyorsanız gayret ve sabırla bilet için uğraş vermeniz gerekiyor. İster TCDD’nin resmi sitesi www.tcddtasimacilik.gov.tr veya Çağrı Merkezi 4448233 (444TCDD) üzerinden, ister garlardan, ister Gittigidiyor’dan, konu-komşudan veya aklınıza gelebilecek başka yerden arayın, ama bilet olayını çözmeden havaya girmeyin.

Biz, damarlarımızdaki delikanlılık ve genlerimizde poyraz esen rüzgarlardan olsa gerek, bilet bulma zorlukları ile ilgili hurafelere kulak asmayıp çıplak elle bilet bulmaya çalıştık, ama ne fayda! Önce gişelerden, daha sonra internetten, ardından da aracı şirketlerden bilet almak için kırk parende attıysak da makûs talih bizim yolumuzu biletle kesiştirmemekte ant içmiş olsa gerekti. Tam artık bu sevdadan vaz mı geçsek; ama vaz geçersek bunu kendimize nasıl itiraf etsek diye düşünürken; bir dostumuz gece saat 03:00 civarı internetten denememizi söyledi. İkinci gece guguk kuşu 03:00 diye öterken aradığımız 2 adet bileti bam diye bulduk ve havada balık görmüş fok hızıyla yakaladık. Eğer bu konuda şansımız yaver gitmeseydi gezimiz muhtemelen araya girecek başka planları da sayarsak kesinlikle birkaç bahar sonrasına ertelenecekti.

Pendik’ten Çıktık Yola

Bu muhteşem yolculuğa karı-koca İstanbul’dan katılacağımız için yolculuk başlangıç noktamız Pendik oldu. Tahmin edeceğiniz üzere oldukça yoğun bir cumartesi trafiğini aşıp kendimizi Yüksek Hızlı Tren Garı’na attık. Fotoğraf makinalarımızı, çantalarımızı yüklenip, koltuğumuza geçtik. Tabii ki bilet bulma safhası nedeniyle az kalsın ertelenecekken “geliyorum” demeden gelen bir seyahatle karşı karşıya kalmış olduğumuz için biraz da apar topar çıkıyor olduk yola. Acaba ütünün fişini çekmiş miydik, peki yolda not tutmak için kağıt aldık mı, sahi musluğu kim kapatmıştı şeklinde bizi dürten kaygılarımıza rağmen keyfimiz yerinde. Hareket gongu vurduğunda yolculuğumuzun ilk aşaması olan İstanbul-Ankara etabı resmi olarak başlıyor.

Doğu Ekspresi, Ankara’dan yola çıkıp, Kars’a kadar TCDD ile tren yolculuğu yapmamızı sağlayan bir ekspres tren. Daha önceden İstanbul-Kars arası olan hat, Yüksek Hızlı Tren’in devreye girmesinden sonra kısaltılmış ve başlangıç noktası İstanbul’dan Ankara’ya taşınmış. Bu nedenle İstanbul’dan bindiğimiz bölüme Doğu Ekspresi denmese de yolcular “yolculuğun ilk aşaması” olan bu İstanbul-Ankara bölümüne tatilin başlangıcının da verdiği bir keyifle çıkıyorlar.

Trenle Seyahat Oh Ne Rahat

Son dönemde trenle seyahat etmediyseniz Yüksek Hızlı Tren’in konforlu bir yenilik olduğunu fark ediyorsunuz. Adı kadar yüksek hızlı olmasa da oldukça rahat olan bu trende ilk gözümüze çarpan şey çok farklı insan profiline ev sahipliği yapıyor olması. Pek çok yabancı turist, eksantrik bir yolculuk olduğunu düşünerek ve Türkiye’ye gelmiş dostlarından duyarak binmişler trene. Öğrenciler bir tarafta, alelacele Youtube yayınına girenler diğer tarafta; tabii bir de trenin olağan yolcuları var. Onlar için rutin bir İstanbul-Ankara seyahati bu. Asıl curcunanın Doğu Ekspresi’ne aktarma yapacağımız zaman kopacağını da biliyoruz elbette.

Uzun bir süre boyunca manzaranın seyrine dalarak yolculuk ediyoruz. Arifiye sonrasındaki manzara bile İstanbul keşmekeşinin üzerine ilaç gibi geliyor. Tabii ki Samanlı Dağları’nın tepelerine kar düşmüş düşmesine, ama alçak kısımlar henüz baharı terk edememiş bir türlü. Öte yandan bu manzara değişikliği bir süre sonra etrafımızdaki gezginlerin kimler olduğunu da ayırt etmemizi sağlıyor. Sürekli yolcular pencereden huşu ile bakarken, gezginlerde kesif bir heyecan gözleniyor.

Kimi zaman gençlerle muhabbet edip, kimi zaman da kalabalığın sessizliğinin tadını çıkarıyoruz. Yolculuk bir taraftan alabildiğine dingin, diğer taraftan da ilginç bir biçimde dinamik ve hareketli. Daha şimdiden her şeyi bu kadar dramatize ettiğim için bir taraftan da kendime gülüyorum tabi. Trende tuvalet var mıdır diye soruyordum, varmış. Gürültülü müdür diye merak ediyordum, müzik gibi geliyor. Nihayetinde Ankara’ya varıyoruz. Asıl macera bu noktadan sonra başlıyor zaten. Teyzeler, memurlar, hafta sonu için İstanbul’da tanıdıklarını ziyarete gelmiş olanlarla birlikte iniyoruz. Yolumuz burada ayrılacak.

Doğu Ekspresi Efsanesi

Sonunda efsanevi Doğu Ekspresi’ne adımımızı atıyoruz. Eşyalarımızı kuşetli vagona yığmayı başardığımız anda derin bir oh çekiyoruz. Tren anlaşıldığı kadarıyla her zamankinden daha hareketli. Heyecanını bastıramayan bir dolu yolcu var. Birkaç düzine insan bugün bir hayali gerçekleştirmek için yola çıkmış olacak. O andan itibaren aşağı yukarı aynı amacı taşıyan bir topluluğun üyesiyiz. Lokomotifin gara hoşça kal düdüğü ile birlikte tren hareket ediyor.

Etrafımızdakilerin nihai hedefleri aynı olsa da, içlerinde o kadar farklı planları, o kadar değişik fikirleri olanlar var ki… Buz tırmanışı yapmak için Erzurum’a gidenler mi dersin, yoksa alternatif bir rota belirleyip Sarıkamış’ı tercih edenler mi? Kars’ta keçi yemenin tek hayali olduğundan bahsedenini mi ararsın, dönüşü otostopla yapmak isteyenini mi? Donmuş Çıldır Gölünde at kızaklarıyla gezmek isteyeni de var, buzda delik açıp sarıbalık tutmadan dönmem diyeni de…

Tren ahalisinin bu hareket dolu planlarını duydukça eşimle çaktırmadan birbirimize bakıyoruz. Sadece kafa dinleyip güzel kareler yakalamak ve dönüşümüzde bu deneyimimizi internet üzerinden bizimle aynı heyecanı paylaşacaklara aktarmak için yola çıkmıştık; ama kış sporlarına balıklama dalmak ve yöresel damak tatlarını deneyimlemek de aşırı cazip geliyor. Tren hareket ettikten sadece birkaç saat sonra herkes birbiriyle ahbap oluyor. Sanki hepimiz birkaç yıldır o trendeymişiz ve vagonu doğal yaşam alanımız haline getirmişiz gibi.

Heyecandan Uyku Tutmuyor

Gel gelelim doğu istikametine doğru ilerledikçe ve rakım yükseldikçe manzaranın kar kalınlığı artmaya başlıyor. Uyumayı denesek de bünyelerin uyku kabul etmesi pek mümkün değil. Belki bu atmosfer basıncının veya treni tabak gibi izleyen dolunayın etkisinden oluyordur, ama zaten trendeki sessiz hareketlilik ve ışıklar kapandıktan sonraki fısırtı kıpırtı yoğunluğu da uyumamıza pek fazla izin vermiyor. Bir süre daha debelendikten sonra ısrardan vazgeçip soluğu yemekli vagonda alıyoruz. Madem ki Doğu Ekspresi ile yolculuğa çıktık, ritüelleri de ihmal etmek olmaz. Mükellef bir akşam yemeğinin ardından vagonumuza geri dönüyoruz. Bu sefer kuşetleri yeniden açıyoruz. Çarşafların kokusu, yan kompartımandan gelen muhabbet ve tekerleklerin monoton ritmi eşliğinde uyuyakalıyoruz.

Ressamları Kıskandıracak Manzaralar

Şanslıymışız ki ertesi sabah tan ağarırken gözlerimizi açtık. Muhteşem doğa manzarası yer değiştirirken, kar tutmuş tepeler artık antik bir zamandan kalma devleri andıran kayalar haline bürünmüş. Demiryolunun hemen yanından akıp, sonsuzluğa doğru yol alan dereler ve dağların beyazıyla pür-i pak olmuş göller geçit resmine durmuş. Ressamları kıskandıracak manzaraları kelimelerle tarif etmek ise hiç olası değil. Bir rüyanın içerisinde olduğumuza kendimizi inandırmaya hazırken, trenin düdüğü ötüyor. Yavaş yavaş yaklaşıyoruz durağımıza.

Uyku sersemliğiyle neden sonra aklıma geliyor ve fotoğraf makinemi çıkarıp, kısa pozlamada birkaç güzel doğa manzarası yakalamayı başarıyorum. Şu birkaç kare bile insanı rehabilite etmeye yetiyor. Ardından gece yolculuğunun yerini gündüz heyecanı almaya başlıyor. Kompartıman dışında gelen seslerden anladığımız kadarıyla, trenin diğer sakinleri de bugün kendilerini bekleyen maceraya hazırlar.

Nihayet birkaç saat sonra Kars’a vardığımızda, bizi büyük bir günün beklediğini bir kere daha hatırlıyoruz. Çıldır Gölü’nde buzda balık avlamak, Ani Harabelerini gezmek, Kars Mutfağının eşsiz lezzetlerini tatmak. Yine de etrafımızdaki “yolculuk dostlarımızın” tedirginliklerini paylaşmadığımızı söyleyebilirim. Her şeyden önce, “nerede kalacağız” telaşında olmadığımız için bizi biraz garipsiyorlar. Biz de bu işi apar topar da olsa internetten nasıl kolayca yaptığımızı onlarla da paylaşıyoruz. Tabii ki onların tecrübelerini de biz not ediyoruz ve ortaya süzme bir “Doğu Ekspresi’yle Seyahat Nasıl Daha İyi Yapılır” bilgisi çıkıyor.

- Biletler internetten daha kolay alınabiliyor; ama her baktığınızda bilet olmayabiliyor. Bu durumda bile pes etmeyin ve sık sık tekrar bakın. Çünkü rezervasyonlarını iptal edenler olabiliyor. Doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanamasa da özellikle gece 03:00 gibi bilet bulunabildiği tren ahalisinden gözlenebilen bir iç bilgi olarak kayda geçiyor.

- Otel rezervasyonunuzu otelin kapısına gelmeden önce yapın. İnternetten Booking veya Hotels.com gibi kanalları kullanabilirsiniz. Hem kapı fiyatından daha ucuza getirirsiniz, hem de elde gülle gibi valizle o otel senin bu otel benim dolaşmak zorunda kalmazsınız.

- Otel rezervasyonunuzu yapmadan önce indirimkodu.com sitesine de bir göz atın; o gideceğiniz haftaya %8-10 civarı bir indirim kodu bulursanız, fiyata bir güzellik daha yapmanız mümkün olabilir. Ödemenin bir bölümünü kodla yapınca cepte kalan parayla Tren mola verdiğinde Erzurum’da çağ kebap yiyebilirsiniz. Sizin inmenize gerek yok, trene servis yapan kebapçılar var.

- Ankara-Kars arası seyahat edecekler için yaklaşık 24 saat süren bir yolculuktan bahsediyoruz. Tren Ankara’dan 18:00’de kalkıyor ve eğer hava muhalefetiyle karşılaşılmazsa veya önünde bir yük treni bulunmuyorsa ertesi akşam 18:30’da Kars’a varıyor.

- Yanınıza mutlaka yünlü bir şeyler alın. Rakım yüksek ve deniz uzak olduğu için karasal iklim nedeniyle güneş batar batmaz hava hızla soğuyor. Bir tatile çıktım onda da şifayı kapıp bütün gün yattım dememek için sırtınızı sıcak tutun.

Doğu Ekspresi’nin ölmeden önce mutlaka yapılması gereken seyahatler listesine en yukarılardan girecek bir yolculuk olduğunda herkes hemfikir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —