Tarih: 01.12.2015 12:13

BAHÇELİ'DEN RAKİPLERİNE AĞIR SÖZLER

Facebook Twitter Linked-in

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'de olağanüstü kongre tartışmaları ve adaylığını ilan edenlere ilişkin "Bunların içerisinde birisi vardır ki gelecekte hep beraber göreceksiniz. Fethullah Gülen hareketinin siyasi figürü olarak MHP'de görevlendirilme meselesidir. Bu da ne ona ne de bir başkasına fayda getirmez. " dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın ardından çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gazetecilerin "Meral Akşener basın toplantısı ile olağanüstü kongre için imza toplayacağını ifade etti. Değerlendirmenizi alabilir miyiz?" sorusunu yanıtlayan Bahçeli, MHP'nin geleneksel ve kurumsallaşmış bir parti olduğunu ve parti tüzüğünün öngördüğü kurallar çerçevesinde yönetildiğini söyledi.

"BAZI ŞAHSİYETLER TARAFINDAN GÜNDEME GETİRİLMİŞTİR"

Bahçeli, şöyle devam etti: "MHP'nin olağan kongresi 21 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Tekrar olağan kongresi 18 Mart 2018 tarihinde gerçekleştirilecektir. CHP'de başlatılmış olan ve artık orada da alışkanlık haline geldiği bilinen olağanüstü kongre talepleri, 1 Kasım seçimleri gecesinden itibaren MHP'de bazı şahsiyetler tarafından gündeme getirilmiştir. Bunların demokratik hakkıdır. Tüzüğe göre şartları yerine getirmek için gayret gösterebilirler. Daha çıkacak olan adaylar olduğu kanaatindeyim.

"HERKES AKLINI BAŞINA ALSIN"

Şu an 13 arkadaşımız genel başkanlığa talip olmuştur. Bunlardan bir tanesinin zaten aday olma imkanı yoktur. Çünkü ihraç edilmiştir. Davası Yargıtaydadır. Yargıtay sonuçlanıncaya kadar üyelik özelliği taşımamaktadır. Bazıları ise gündeme gelmiştir ve MHP'yi CHP'lileştirme gibi bir kötü alışkanlığı partimize de yaşatmak istemektedir. Bunların içerisinde birisi vardır ki gelecekte hep beraber göreceksiniz. Fetullah Gülen hareketinin siyasi figürü olarak MHP'de görevlendirilme meselesidir. Bu da ne ona ne de bir başkasına fayda getirmez. Herkes aklını başına alsın."

Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları;

"64. Hükümet geçtiğimiz 24 Kasım günü kurulmuştur. Dün de gerekli güvenoyu safhası tamamlanmıştır. AKP'nin 6. hükümeti resmen görevinin başındadır. İcaratlarını titizlikle takip edeceğimizi muhatapların bilmesi istiyorum.

"ERDOĞAN 7 HAZİRAN'I HAZMEDEMEMİŞ"

Genel seçimin üzerinde 16 gün geçtikten sonra, Erdoğan yeni hükümetin kurulması ile ilgili süreci başlatmıştır. TBMM Başkanı seçimi ise 22 Kasım'da gerçekleşmiştir. Erdoğan madem bu kadar seri bir şekilde hükümet kurma sürecini açabiliyorsa, aynı şeyi neden 7 Haziran'da yapmamıştır. Erdoğan koalisyon hükümeti kurma görevini 9 Temmuz'da vermiştir. Erdoğan'ın 7 Haziran'dan sonra hangi hesapla hükümet kurma sürecini ağırdan almaktadır? Erdoğan 7 Haziran'ı hazmedememiş, koalisyon kurulmasını zora sokmuştur. Bu gerçekler herkesin gözü önünde yaşanmıştır. Aziz milletimiz bu taban tabana zıt uygulamaları elbet değerlendirecektir. Bu geleceğimizin selameti için mecburidir. Geçmişten ders alarak, geleceğe bakılmalıdır.

"DAMATLAR, DÜNÜRLER, HISIMLAR DEVRİDİR"

Ülkemizin adil çözüm bekleyen onca meselesi vardır. Bu yüzden ne Erdoğan'ın ne Davutoğlu'nun saklanacağı herhangi bir mazeret kalmamıştır. 64. Hükümet, geride kalan AKP hükümetinin devamı olduğu sürece Türkiye'nin düşüşü durmayacaktır. AKP'ye oy veren kardeşlerim, bunları enine boyuna değerlendirecektir. 64. Hükümet'le birlikte damatlar bakanlık koltuğuna oturtulmuştur. Nasılsa damatlar, dünürler, hısımlar devridir. Mazlum kardeşlerimiz saraya can ve kan takviyesi yapmaktadır. Davutoğlu'nun kendi koltuğunu korumanın huzur ve gururu her halinden bellidir.

"VEKİL YEMİNİNİ İÇİNE SİNDİREMEYENLER..."

Yüzde 49,5 oy almış bir partinin başkanı olarak Davutoğlu'nun saraya daha da tutunmasını hatta saraydan çıkmamasını diliyoruz. İşin şakası bir yana, bunlar bildiğini okuyacaktır.
İktidarda 14 yılına girmiş bir parti başarısızlığına kılıf dikmenin telaşındadır. AKP döneminde demokratikleşme kızağa alınmış, adalet de ayakkabı kutularına kilitlenmiştir. Adana'da MİT TIR'larını manşete taşıyan gazeteciler tutuklanmıştır. Davutoğlu'nun demokrasi anlayışı, Erdoğan'ın icazet ve iznine bağlıdır. Davutoğlu sandıktan çıkmıştır ama saray yönüngesine uydu gibi sabitlenmiş, buradan da çıkmaya çalışmamıştır.
Onursuzluğun zirve yaptığı bir yönetim anlayışının hakim olduğu yönetimin, onura atıf yapması hangi temele dayanmaktadır. Milletvekili yeminini içlerine sindiremeyenler onurlu olsa ne yazar, olmasa ne yazar.

TAHİR ELÇİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ

Türk milletine küfredenleri, omurgasızlıkta rekorlara imza atan, artist, oyuncu olan zevat bir ülkücü öldüğünde ne hissediyorsunuz? Tahir Elçi silahlı saldırıda öldürülmüş, 2 polisimiz de şehit edilmiştir. Gerek Tahir Elçi'ye, gerek asker ve polislerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Şiddet kimden gelise gelsin lanetliyorum. Elçi'nin faili PKK'lı olduğu güçlü bir şekilde karşımızdadır. Devletin düştüğü içler acısı hal hepimizi kahretmektedir. Savcıların işlerini yapamaması durumuna gelmesi, hepimizin durup düşünmesini gerektirir.

Beyaz Toros'lara davetiye çıkaran, sokaklara barikat kurulmasını izleyen Davutoğlu, olan biteni nasıl karşılamaktadır. İnsanlık onuruymuş. Terörün belini doğrultmasına müsaade etmek midir onurlu insanlık. Türkiye bölünmüş, 1000 yıllık kardeşliğimiz ateşe verilmiş, ne Erdoğan'ın ne Davutoğlu'nun sıralamasında bunların esamesi okunmamaktadır.

Davutoğlu'nun görev süresi de başkanlığın inşasına kadar geçerlidir. Kanunsuzluğa gömülmüş, rüşvetçilerin kontolüne geçmişlerin bunlardan bahsetmesi kara mizahtır. Davutoğlu yolsuzluktan şikayetçiyse önce saraydan başlaması sonra halkayı genişletmelidir. İçeriden ve dışarıdan pazarlanarak tedavüle soklan bayat oyunlar hangi boyuta ulaşırsa ulaşsın, mücadelemizi inançla sürdüreceğiz."

DIŞ POLİTİKA ELEŞTİRİSİ

Ne zaman kardeş Esad sözleri, katil Esad'la yer değiştirmiş, işte o zaman Türkiye sorun ithal eden, yalnızlığa mahkum bir ülke haline getirilmiştir. Türkiye'nin etrafı husumet çemberine alınmıştır. AKP hayalperest, dengesiz, gayrimilli bir siyaset paradigmasının kölesi olmuştur. AKP'li yöneticiler söyledikleri yalanlara inanır hale gelmiştir.
Başbakan Davutoğlu'nun Türk dış politikası hakkındaki sözleri, devasa bir kandırmacadan ibarettir. Türkiye'nin tüm cepheleri düşmektedir. Suriye politikasında izlenen tarafgir siyaset başımıza olmadık belalar sarmıştır.

"RUSYA'NIN ÖZÜR BEKLENTİSİ SKANDALDIR"

2 Rus uçağından birisine müdahale edilmiştir. İki pilottan birisi hayatını kaybetmiştir. Erdoğan uçak düşürülmesine otomatik tepki derken, sahibinin sesini duymayan Davutoğlu 'emri ben verdim' demiştir. Rusya'nın sınırlarımızın ötesinde askeri operasyonlar yaptığı, Türkmen Dağı'nı bombaladığı bilinmektedir. Ortadoğu'daki sancılı ortamı nüfuz alanına dönüştürme gayretindedir. Önce Ukrayna'ya sonra da Ortadoğu'ya gözünü çeviren bu ülkedir. Putin, Türkiye'nin IŞİD'i koruduğunu, bu ülkeden petrol aldığını açıklamıştır. Erdoğan'ın iç politikadaki alışkanlıklarını dış politikada da sürdürmesi talihsizliktir. ABD ile Rusya arasında nasıl bir anlaşma olduğunu bilemeyiz. Rusya gerginlik ve kutuplaşma politikalarıyla Ortadoğu'ya yerleşme peşindedir. Rusya kesinlikle haksız ve art niyetlidir. Putin ateşe benzinle gitmektedir. Rusya'nın özür beklentisi skandaldır.

"YERİMİZ TÜRKİYE'NİN YANI VE ÇIKARLARIDIR"

Rusya düşen uçağı dert ettiği kadar, şu sorular üzerinde de düşünebilmelidir. Türkmen Dağı'nda vahşi saldırılara uğrayan Türkmenlerin hak ve hukununu ne yapacağız. Rusya'nın sınırımızda ne işi vardır. Rus uçaklarının uçacak başka yeri mi kalmamıştır? 82 Türkmen kardeşimizin öldürülmesine, Putin ne diyecektir? Ukrayna, Gürcistan ve Suriye'de işgal hesabı yapan Putin Türkiye'yi ne zannetmektedir? Türkmenleri hedef alan etnik tasfiye girişimine hiç kimse sessiz kalmayacaktır. İsrail'i kınayan Türkiye'nin soydaşlarımıza destek vermesi sağlanmalıdır. MH, AKP'nin dışpolitikadaki açmazlarının farkındadır. Yerimiz Türkiye'nin yanı ve çıkarlarıdır.

Bir Kürt koridoru açılma planı ABD koridorlarında hızla ilerlemektedir. G20 toplantılarında Obama'nın sözleri Türkiye'nin egemenliğine düşürülmüş bir gölgedir. Erdoğan'ın Davutoğlu'nu sahadışına itip, Rusya ve Putin'e yönelik açıklamaları gel-gitlerle anlaşılmaz bir düzeydedir.
Putin, Erdoğan'la görüşmemiştir, bu kendi bileceği iştir. Davutoğlu'nun apar topar Brüksel ziyareti ve vizesi seyahatini kuşkuyla karşılamaktayız. AB'nin Türkiye'ye vaatlerinin bir bedeli vardır. Türkiye'nin toplama kampı haline getirilmesidir. Davutoğlu alacağı üç kuruşa toprakları peşkeş çekmiştir. Türkiye buna müstehak değildir. Rusya ile sürtüşmenin telafisi mümkün olmayan hale gelmeden çözülmesi beklentimizdir. İki ülke de zararlı çıkacaktır. Yapılan açıklamalar ülkemizin tuzağa düşürüldüğünün kanıtıdır. Türkiye'nin tarihsel varlığına uzanacak her elin kırılması için hükümetin yanında duracaktır."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —