Gebze tarihinde kara leke; 28 Şubat
28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli sürecin üzerinden tam 19 yıl geçti.
Kimilerine göre ‘demokrasiye balans ayarı’, kimilerine göre de ‘postmodern darbe’ idi 28 Şubat süreci. Hatta öyle ki ‘Bin yıl sürecek’ denildi.
28 Şubat 1997 Türkiye tarihinin en önemli kırılma noktasıydı. Ne yazık ki Türkiye bu önemli sınavında büyük kayıplar yaşadı. Ekonomide, siyasette, eğitimde daha birçok alanda…
Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki cuntanın toplum mühendisliğine soyunması Türkiye’yi karanlık günlere sürükledi.
Yüz binlerce insanın hayatı değişti, binlerce samimi asker ordudan vatan haini gibi atıldı. Namaz kılanlar, hatta Cuma namazına gidenler fişlendi. Devlet dairesinde çalışanların eş ve çocuklarına kadar andıç oluşturuldu. İmam Hatip liseleri atıl duruma mahkum edildi. Kuran kursları kapatıldı ve milletin desteğiyle açılan birçok müessesenin kapısına kilit vuruldu. Ülke 28 Şubat sürecinden sonra ekonomik olarak da darbe yedi. 2001 krizi 28 Şubat’ın ekonomik olarak patlama noktasıydı. Türkiye postmodern darbe sürecinde büyük kayıplar yaşadı.
Türkiye’nin 90’lı yıllarda üzerine bir karabulut gibi çöken 28 Şubat’ın izlerini Gebze’de de görmek mümkündü elbet. O süreç bir belediye başkanının ölümüne sebep olmuştu.
Gebze’de halkın oyuyla seçilen dönemin belediye başkanı Ahmet Penbegüllü asılsız iddialarla tutuklandı. Onunla birlikte yol arkadaşları da…
Akıl almaz işkenceler gördüler, gözaltı bahanesi ile günlerce ağır koşullarda bekletildiler.
Ardından Penbegüllü ve arkadaşları 13 ay cezaevinde tutuldu, kanıtlanmış hiçbir suçları yokken…
Daha sonra hiçbir suçu bulunamayınca ‘pardon’ denilip serbest bırakıldı. Fakat içerdeki yılları ağır geçtiği için Penbegüllü kanser oldu. Çok geçmeden hayata gözlerini kapadı.
Türkiye’de olduğu gibi Gebze’ye ağır bedeller ödeten 28 Şubat sürecinin ardından 19 yıl geçmiş olmasına rağmen, birçok soru cevapsız!
Haksız yere canını kaybeden, işine son verilen, ailesi dağılan onca masumun soruları cevap bulmadığı sürece 28 Şubat’ın izleri silinmeyecektir.
O günleri hak ve batılın mücadelesi olarak nitelendiren Abdullah Yağcı’nın da ifade ettiği gibi o zihniyet bugünde başka isimlerle devam ediyor.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.