9455,59%-0,72
32,59% 0,37
34,78% 0,16
2496,79% 0,51
4168,04% 0,00
Filistin'de 22 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimlere işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin katılımı konusundaki belirsizlik devam ederken, Filistin tarafı "Kudüs olmadan seçimlere girmeme" konusunda kararlı bir tavır sergiliyor.
Filistin yönetimi, milletvekili ve devlet başkanlığı seçimlerinin Doğu Kudüs'ü de kapsaması yönünde ısrarını sürdürürken, İsrail tarafı, Filistin'den 23 Mart'ta yapılan İsrail seçimlerine kadar beklemelerini istemişti. Ancak seçim sonuçları açıklanmasına rağmen İsrail'den hala Kudüs'teki seçimlere ilişkin olumlu ya da olumsuz bir yanıt gelmiyor.
Bu bağlamda Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki de geçen hafta Orta Doğu Dörtlüsüne (BM, ABD, AB ve Rusya) resmi bir yazı göndererek, Kudüs'teki seçim sürecine engel olmaması için İsrail'e müdahale talebinde bulundu.
Tüm bu belirsizlikler ışığında seçimlerle ilgili üç senaryo gündeme geliyor. Ya bu süreç sahada İsrail-Filistin çatışmasına dönüşecek, ya seçimler iptal edilecek ya da ertelenecek.
İsrail'in uluslararası baskılar neticesinde önceki seçimlerde olduğu gibi bir takım "seçim baskıları ve cezalandırmalar" uygulamakla beraber nihayetinde Kudüs'te seçimlerin yapılmasını kabul etmek zorunda kalacağı da ortaya atılan senaryolardan bir diğeri.
"Kudüs'ün dahil olmadığı seçimlere hayır" diyen Filistin tarafı ise İsrail'in, imzaladığı anlaşmaya uyarak seçimlere engel olmaması çağrısı yapıyor ve Kudüs'te oy kullanmanın engellenmesi durumunda seçimlerin iptal edilmesi veya ertelenmesi gerektiğini savunuyor.
İsrail ile FKÖ arasında ABD'nin başkenti Washington'da 1995 yılında imzalanan Geçiş Aşaması Anlaşmasında Kudüs'te seçimlerin yapılmasına ilişkin açık bir hüküm yer alıyor.
Anlaşmanın 6'ncı maddesinde seçimlerin, Doğu Kudüs'teki İsrail Posta Kurumu'na bağlı postanelerde gerçekleştirilmesi öngörülüyor.
Bu çerçevede Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinliler, 1996, 2005 ve 2006 yıllarındaki seçimlerde kentteki İsrail'e bağlı postanelere giderek, İsrailli memurların gözetiminde oylarını kullandı. İsrail tarafı sonrasında bu oyları sayılmak üzere Batı Şeria'daki Filistin Yönetimine teslim etti.
Ancak Kudüs’ün 2017 yılında ABD tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınma kararı ile başlayan süreçle beraber Kudüs meselesi daha içinden çıkılmaz bir hal aldı. Bu bağlamda İsrail siyasetinin son yıllarda aşırı-sağın egemenliği altına girmesi de Kudüs aleyhine önemli bir etken olarak görülüyor.
İsrail'de hükümetin kurulmasını engelleyen siyasi tıkanıklık da göz önüne alındığında İsrail'in daha önceki anlaşmaya bağlı kalıp kalmayacağı ve ne karar vereceğini tahmin etmek daha zor görünüyor.
"Kudüs'ün dahil olmadığı seçimlere hayır"
Seçimlerin, Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin hayatlarında, İsrail işgali nedeniyle somut değişikliğe neden olamayacağı söylense de Filistinli yetkililer ve gruplar, Kudüs üzerinden yapılan "seçim pazarlığına", İsrail'in kenti işgalini ve sözde egemenliğini tanımak anlamına geldiği için karşı çıkıyor.
Filistin kamuoyunda "Kudüs'ün dahil olmadığı seçimlere hayır" vurgusu yapılarak, İsrail'in Kudüs'teki seçimleri engellemesi durumunda seçimlerin iptal edilmesi veya ertelenmesi gerektiği savunuluyor.
"İsrail, imzalanan anlaşmaya uyarak Kudüs'teki seçimlere engel olmamalı"
Fetih Hareketi Devrim Konseyi üyesi ve eski milletvekili Hatım Abdulkadir, "Biz İsrail'den izin istemiyoruz. Aksine geçmiş yıllarda olduğu gibi bu seçimlerin yapılması gerektiğini söylüyoruz. İşgalle ayakta duran İsrail, imzalanan anlaşmaya uyarak Kudüs'teki seçimlere engel olmamalı." dedi.
Abdulkadir, İsrail'in seçimleri engellemesi durumunda iki alternatifin olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Seçim sandıklarının sokaklara kurularak kentte oylamanın yapılması gündeme gelebilir ancak bu durum, sahada işgal güçleriyle çatışmaya dönüşebilir. İkinci olarak Kudüs'te sandık başına gidilemeyeceğine kanaat getirilirse seçimler iptal edilir veya ertelenir."
Seçim sandıklarının Avrupa ülkelerine ait konsolosluklar ve Kudüs'teki Birleşmiş Milletler ofislerinde kurulmasına ilişkin önerilere değinen Abdulkadir, konsoloslukların Doğu Kudüs'te bulunsa da o ülkelerin egemenliğinde olan kurumlar olması hasebiyle bunun sakıncalı bir öneri olarak gördüğünü ve bunun çözüm olmadığını savundu.
"Kudüs üzerinden seçim pazarlığı, İsrail'in kentteki egemenliğini tanımak demektir"
Abdulkadir, Doğu Kudüs'ün merkezinde seçimlerin yapılması gerektiğinin altını çizerek, "Kudüs olmadan seçimlere girilmesi, son derece tehlikeli bir durum. Kudüs meselesi teknik değil siyasi bir sorun. Dolayısıyla Kudüs üzerinden bir pazarlık yapmak, İsrail'in kenti işgalini ve sözde egemenliğini tanımak demektir." diye konuştu.
Kudüs Sosyal ve Ekonomik Haklar Merkezi Müdürü Ziyad el-Hamuri de Avrupa Birliği ülkeleri ve BM'nin, seçimlerin Kudüs'teki merkezlerinde yapılmasını zaten kabul etmeyeceğini savundu.
İsrail ile FKÖ arasında imzalanan anlaşma gereği Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinlilerin, 1996, 2005 ve 2006 yıllarında Kudüs'te oy kullandığına işaret eden Hamuri, "İsrail, 2005 ve 2006 seçimlerinde de Kudüs'te seçimlere karşı olduğunu açıklamış, uluslararası baskıların ardından gönülsüzce seçim yapmayı kabul etmiş ancak seçimlerle ilgili birtakım kısıtlama ve baskılar uygulamıştı." hatırlatmasında bulundu.AA