Endüstri 4.0’ın Eğitim 4.0’A Yansımaları
4. endüstri devrimi, sanayinin dijitalleşme ve bilgisayarlaşma aracılığıyla yüksek teknolojiyle donatılması anlamını taşımaktadır. Bu devrim, “Nesnelerin İnterneti” aracılığı ile makinelerin birbirleriyle iletişim kurabileceği yeni bir dönemin başlangıcı olarak da tanımlanmaktadır. Aslında, bu bakış açısıyla bakıldığında Endüstri 4.0’ı sadece teknolojik bir devrim olarak görmemekte fayda vardır. Bu değişim, sağlıktan eğitime, ekonomiden sanata bütün alanların dönüşümünü de zorunlu kılmaktadır. Endüstri 4.0’ın getirdiği teknolojik çıktılar diğer bütün alanların girdisi olacak ve böylelikle değişim bütün alanlarda iliklerine kadar hissedilecektir.
Ülkeler, bu değişime uyum sağlayabilmek için düşünce üretiminden markalaşmış ve pazar payına ulaşmış ürün üretimine kadar tüm döngüyü ve eko sistemi yönetecek ve işletecek bireylere ve kurumlara yatırım yapması gerekmektedir. Fikriyle, projesiyle, ar-gesiyle, teknolojisiyle, inovasyonuyla, markalaşmış ve pazarlaşmış ürünüyle bir üretim modeli geliştirilmesi zorunluluk olmuştur. Bu durum, eğitim odaklı bir düşünce devrimini de beraberinde getirmekte ve her alanda olduğu gibi eğitim alanında da yapılan araştırmalar dünyadaki bu hızlı dijital değişime ayak uydurmak ve öncü olmak zorundadır. Bu değişim ve gelişimler doğal olarak eğitim sistemine yansımakta ve öğrenme ve öğretme anlayışı ve uygulamalarını da derinden etkilemektedir. Özellikle Z kuşağı diye adlandırdığımız yeni neslin teknoloji ile yakın arkadaşlığı düşünüldüğünde bireylerin çok fazla vakit geçirdiği bu platformlara öğrenme ve öğretim etkinliklerini yazılımlar aracılığıyla taşınması da giderek önem kazanmaktadır. Yeni teknolojiler sayesinde bireyler özellikle gençlerimiz arkadaşlıklarını, sevinçlerini, üzüntülerini, problemlerini ve geleceğe ilişkin umutlarını bu platformlarda yaşamaya başladılar. Bu platformlar artık onların yeni yaşam ve kendilerini ifade etme alanları oldu.
Bu durum tespiti, Endüstri 4.0’ın ihtiyacı olan teknolojiyi her alanda tasarlayacak, geliştirecek, üretecek ve üretilen teknolojiyi kullanabilecek insan gücünün eğitiminin kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır. Endüstri 4.0’ın gerçekleri üst düzey düşünme becerilerine sahip bireyler yetiştirilmesinde ve kurumların organizasyonunda hayati önem taşımaktadır. Bu devrime uyum sağlayacak ya da yön verecek bireylerin ve kurumların gelişiminin düşünülmesi, planlanması ve uygulanması gereken hayati bir konudur. Herkes için sadece bilmenin yetmeyeceği düşünmenin zorunlu hale geleceği bir dönemin başlangıcındayız. Öğrenen organizasyonlar artık düşünen organizasyonlara doğru bir dönüşüm göstermek zorundadır. Dünya problemlerini doğru hissedecek ve tanımlayacak (eleştirel düşünme), çözümü için yenilikçi fikirler üretecek (yarattıcı düşünme), çözüm için doğru yöntem ve teknikleri kullanacak (bilimsel ve analitik düşünme) bireylerin her alanda yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu durum okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim ve yaşamboyu öğretimde olmak üzere çok geniş bir persperktifte birbirleriyle entegre ve etkileşimli olarak düşünülmesi, planlanması, tasarlanması ve uygulanması gereken bir konudur. Konuya ekonomik olarak baktığımızda yeni dönemde ürünlerin planlama, tasarlama ve geliştirme aşamalarında çalışacak insan kaynağı ihtiyacı giderek artacaktır. Bu durumun ülkemiz açısından da önemli kazanımları olacak ve bu süreçlerde çalışacak nitelikli insan sayısı arttıkça ürün kalitemiz de artacaktır.
Akademi dünyası da Eğitim 4.0 kapsamında birey, kurum ve ülke olarak hedeflenen kazanımlara ulaşmak amacıyla eğitim kalitesini arttırmak, teknoloji ile bütünleştirmek, inovatif ürünler geliştirmek, dijital platformlara transfer edilebilecek eğitim uygulamaları ve materyalleri tasarlamak, eğitimin psikolojik faktörlerini incelemek, yeni ve güncel eğitim platformları oluşturmak, bireysel ve kurumsal öğrenme yönetim sistemlerini geliştirmek, bireysel farklılıklar konusunda uzmanlaşmak gibi konularda eğitim araştırmalarına odaklanmak zorundadır.
Sonuç olarak, son otuz yıldır büyük bir değişim yaşayan insanlık belki de tarihin en zor ve bir o kadar da şanslı olduğu dönemi yaşamaktadır. İnsanlık tarihine baktığımızda belki de hiçbir dönemde insanlar bu kadar yaşamın hızına ve yeniliklere uyum sağlamak zorunda kalmamıştı. Biri bitmeden diğerinin başladığı değişikliklere tanıklık etmek bizler için büyük bir şans iken aynı zamanda yaşama ve topluma uyum sağlama sürecinde bizlere büyük bir sorumluluk da yüklemektedir. Yaşamboyu öğrenme ve eğitim kavramlarının da aslında bu dönemde dikkat çektiğini ve anlam kazandığını görüyoruz. Endüstri 4.0 bu değişimi daha da hızlandıracaktır. Eğitimin bu değişime ayak uydurması ve hatta yön vermesi için yeni politikaların üretilmesi de kaçınılmaz hale gelmiştir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.