Dışından için görünüyor
Gavs ı Azam ABDÜLKADİR GEYLÂNİ derki; “YARATAN’ın rızasına erme yolunda yapmacık hareketler fayda getirmez, bu yolda yersiz arzu ve boş temenni ile yürünmez. Hele içi başka dışı başka birinin eline hiçbir şey geçmez. Bir de yalancılık ortaya çıkarsa felaket o zaman başlar. Eğer bu hallerin azı sende varsa hemen tevbe et ve tevbeni bozma. Tevbe etmekten ziyade, tevbeyi bozmamak esas hünerdir.”
Aslında İslam’la imamla hiçbir alakası olamayan insanların, yaşamlarını aldatıcı bir mütehassıplık içine bürün dürmelerine gülüyorum. En üzücü olanı ise şuanda dine uygun yaşıyormuş pozları olunca, bu sömürü içimi daha çok acıtıyor.
Dışın ne der bilmem ama için dışından görünüyor ve çok yapmacık oluyorsun!
Görüntünün esas olduğu gerçeklerin pekte kimseyi ilgilendirmediği bir dönemden geçiyoruz. Belki tarih boyu çıkarları doğrultusunda güce yakın olup, onun beğenisine erişmek için tüm bunlar daha öncede yapıldı ve yapılmaya devam edecek.
Ama gözünle gördüklerin kulağınla işittiklerin insanın sabrının sınırlarını zorlar niteliğe gelince sorgulamaya başlıyorsun. Keşke diyorsun meslek etiğini önemsemeyen bir gazeteci olsan da ağzına geleni yazsan, böyle üstü kapalı anlatıp durmasan ama elden gelen anca bu…
Burada bu kadar çok sahte insanın içinde olupta bu aldatının ister istemez bir parçası olmakta işin en zor yanlarından bir diğeri. Saklamaya çalıştığınız her halinizi, her şeyi görüp duyup biliyoruz ama yine de sizleri olduğunuzdan farklı göstermeye çalışıyoruz ister istemez.
Perdelerin ve maskelerin düştüğü mahşer günü gelecek, içinizi göreninin niyetinizi bilenin elinden kaçabilecek misiniz acaba?
Bu hisler içindeyken Mevlana’ ya kulak veriyorum bazen ne kadar doğru söylemiş; “Biz öyle mahkumlarız ki, bazen melekler insan yaratılmadıklarına üzülür! Bazen de şeytanlar bizden olmadıklarına şükrederler.”