9645,02%-0,50
32,52% 0,02
34,83% 0,01
2429,57% 0,01
4017,93% 0,00
-
“İnsanoğlu doğası gereği kalıplara konulduğu an doğaçlamasını kaybediyor. Ben tüm o büyünün tamda o doğaçlamadan doğduğuna inanıyorum.” sözleriyle bakış açımızı değiştiren Ceren Kaan ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İşte detayları..
“İYİKİ DE MÜZİK” diyebilmek!
Müzik hayatınızın ne kadarını kapsıyor ve hayatınızdaki yeri nedir?
- Ailemdeki herkesin müzikle arası hep çok iyi olmuştur. Onlardan gelen bir gen olsa gerek, konuşmaya başlamadan önce mırıldanmaya başlamışım. E hal böyle olunca; müzik hayatımın ta kendisi demekte bir sakınca bulmuyorum. Bir şey ezberlemem gerektiğinde mutlaka önce şarkıya çevirirdim, öylesi hep daha kolay hatırlandı çünkü. İşin aslı kendimi bildim bileli müziğin içinde oldum hep, iyi ki de müzik diyebilmek mükemmel bir his.
Dinlerken sizi anlattığını düşündüğünüz şarkı hangisi?
- Ne kadar yorucu olsa da, karakterim gereği duyguları hep uçlarda yaşayan bir insan olmuşumdur. Ve bu duygu değişimleri çok sık gerçekleşir. Bu soruya tek bir cevap vermem gerekirse, şuanki ruh halimi baz almalıyım sanırım. Nelly Furtado'nun Try'ı bu aralar her dinlediğimde kendimi bulduğum bir şarkı.
“SÖZ İLE DANS EDEN MELODİLER”
Dinlediğiniz müziklerde söz mü yoksa sound mu daha ön planda olur sizin için?
- Söz mü sound mu diye ayırmak çok doğru olmaz sanırım.. Söz ile dans edebilen melodiler ön plandadır her zaman benim için. İkiside aynı duygumu aktive edebiliyorlarsa o şarkıyı sıkılmadan defalarca dinlerim.
“VE BU ÖZGÜRLÜĞÜ SEVİYORUM!”
Genelde ne tür müzikler dinliyorsunuz?
- Tür ayırmadığımı beni dinleyen, takip eden herkes bilir. Çünkü bende kendimi tek bir türe ait hiçbir zaman hissetmedim. O yüzden de şarkılarım hep farklı türlerden oluşmakta. Ve bu özgürlüğü seviyorum!
Herhangi bir enstrüman çalıyor musunuz?
- Çok küçük yaşta piano eğitimi almaya başladım fakat okul hayatım başladığında bir süre ara verdik ilişkimize. "Keşke hiç ara vermeseydik" cümlesini çokça geçiyoruz aramızda.
Onun dışında kendi kendime öğrendiğim gitar serüvenim var, kendime eşlik edebilecek kadar çalabiliyorum. Bir de ritim için birkaç enstrümanım var, ses çıkaran herşeyi zamanım oldukça öğrenmeye çalışıyorum diyebiliriz.
Bir eserin oluşmasında uyguladığınız standart bir süreç var mıdır?
- Açıkçası şarkı sözlerimi yazmamda bir akor düzeni çok yardımcı oluyor. Ama olabildiğince sade olmalı, her koyduğum element beni yönlendireceğinden o kısmı sona bırakırım. Genelde önce bir akor düzeni oluşturur, sonra o hislerin dile gelmesini beklerim. Tabi arada istisnalar da olmuyor değil :)
“YANİ KISACASI BİR ÖNCEKİ ŞARKI, BİR SONRAKİNİ DOĞURUR!”
Sizce bir müzik eserinin gerçeğe dönüşümünde rol alan aktörler kimlerdir?
- Bu soru sıkça aklımı meşgul eder. En önce kendim sevmeliyim tabiki, sonra hemen kardeşime ve anneme atarım. Oluşum sürecindeyse eleştirileri de pek kabul edemem. Bu konu üzerine gitmem gereken bir konu aslında. Şarkı eğer oluşmuşsa o zaman arkadaşlarıma, kulağına güvendiğim müzisyen arkadaşlarıma atarım. Düzeltebileceğim bir şey İse düzeltir, düzeltemeyeceğim bir durumsa bir sonraki şarkıda mutlaka önceki yorumları bir gözden geçiriyor olurum.
Şarkı yayınlandıktan, dinleyiciyle buluştan sonra da aynı şekilde devam eder durum. Yani kısacası bir önceki şarkı, bir sonraki şarkıyı doğurur. Bu yüzden eserin gerçeğe dönüşmesinde ailemin, arkadaşlarımın, dinleyicilerin, şarkının ulaştığı herkesin parmağı var diyebilirim.
“İNSANOĞLU DOĞASI GEREĞİ KALIPLARA KONULDUĞU AN DOĞAÇLAMASINI KAYBEDİYOR. BEN TÜM O BÜYÜNÜN TAMDA O DOĞAÇLAMADAN DOĞDUĞUNA İNANIYORUM.”
Bir müzisyenin bestecilik yetkinliğine ulaşması için belli standart aşamalardan geçmesi gerektiğine inanıyor musunuz?
- Kesinlikle inanmıyorum. Hatta tam tersine inanıyorum. İnsanoğlu doğası gereği kalıplara konulduğu an doğaçlamasını kaybediyor. Ben tüm o büyünün tamda o doğaçlamadan doğduğuna inanıyorum. Hem zaten kalpten geliyorsa, o yol kendini var ediyor ve sana sadece yolun farkına varıp, yolu takip etmek kalıyor. Fark ettiğin noktada bunu geliştirmek, üzerine gitmek kişinin yine kendi elinde. Tam da işte orada, daha çok bilme isteği doğuyor ve kişi kendini eğitmeye başlıyor. Yani her şey içerde oluşuyor.
“SINIRLARIN ÜZERİNDEN UÇARAK ONLARA GÖZ KIRPIYORUM.”
Besteleme sürecinde veya söz yazarken fiziksel, düşünsel veya dış etkenlere bağlı olarak sınırlandığınızı hissettiren faktörler var mıdır?
- Şimdi yok desem muhtemelen beni Norveçli falan sanırlar. Tabi ki var ama söylemek istenilen öyle veya böyle yine söylenecektir. O yüzden bu sınırlar benim kafamı açıyor :) Daha akıllıca düşünmemi sağlıyor. Sınırların üzerinden uçarak onlara göz kırpıyorum.
Kompozisyon sürecinde öznel durumlar eserin oluşumunu ne derecede etkiler?
- Eğer hikaye anlatıcılığı yapmıyorsam, şarkılarımda sadece kendi hislerimden bahsediyor olurum. Deneyimlemediğim bir şeyi ilk ağızdan dinlemediysem yazmam imkansıza çok yakın. O yüzden öznel durumlar eseri çokça etkiler, hatta oluşturur.