Dilimiz anlamlı sözlerle dolu. Söylerken kılı kırka yarmışlar. Her birinin bir çıkışı var.
Derinlemesine mesaj verir insanlara…
Günümüzde hakkında kompozisyon talep edilir. Artık anlat bir cümleyi birkaç sayfada.
Öylesine manalı. Bir çizgi gibi basit görünürler. Ama binlerce noktanın kenetlendiğini bilen bilir.
*
Sanırım geride kaldı o sözlerin müellifleri. İlim zor zanaat artık. Ağzı olan konuşuyor.
Eh bunlara prim verenlerde kadı hükmünde ise…
Tilki hikayesini bilirsiniz.
Tilki yavrusunu almış hayatı öğretiyor. Ovada beraber gezinirlerken güzel üzüm bağları arasından geçerler.
Yavrusuna : “ Bak küçüğüm !... Şu ovada yüzlerce bağ var görüyor musun? Hepsine gir. Ye, iç.
Sakın ha şu küçük bağ var ya ! Bırak girmeyi yaklaşma bile. Bir tek o bağdan sakın.” Demiş.
Yavru küçük, yavru saf. Yavru tecrübesiz…
Neden baba ? Diye sorar.
Baba tilki tecrübeli. Feleğin çemberinden geçmiş.
Gözleri ovanın sınırsız boşluğuna bakarak :” O bağ mahallenin papazına ait. Maazallah senin girdiğini
Öğrenir de tilki eti helaldir derse yanarız. Bir salkım üzüme tilkiliği ayaklar altına almayalım.” demiş.
*
Son günlerdeki gündemimize gelelim şimdi. Yüzyıllar boyu Siyonizm tarafından sömürülen, sözde ümmet devletlere bakar mısınız? Sizi bilmem ama ben hayretler içindeyim. Maddi manevi her varlığını sömüren Yahudi menşeli devletlere karşı , sözde İslam ülkeleri yediyüzyıl boyunca kenetlenemezken, bir hafta süren bir harekat sebebiyle İslam’ın gerçek ordusuna karşı kenetlendi.
Vay sizi gidi tilkiler vay…
Bir gün “ Bize faydası olmayın kilisenin papazını ……..” diyen çıkar haberiniz olsun.
Benden söylemesi !...
