Bir erken seçime doğru…
Bir erken seçime daha şahit olacak bu ülke. Bu gün baktığım gazete manşetlerinin neredeyse tamamı bu durumdan oldukça rahatsız. Düşman ilan edilen Cumhurbaşkanından tutun da katil gösterilmeye çalışılan güvenlik güçlerimiz… Ağlar mısın güler misin şu duruma bilemedim. Aslında empoze edilmeye çalışıldığı gibi çıkmaza sürüklendiğimiz falan yok. Aksine bu erken seçim bana göre içine düştüğümüz kuyudan kurtuluş yolu. Bir belirsizlik ortamından çıkmak için büyük bir fırsat. Kimilerinin dikta yönetim gibi göstermeye çalıştığı bir hükümet de yok aslında. Mevcut hükümet zamanında özgürlüklerimizden olduğumuzu ben hiç hatırlamıyorum. Tanınan bir çok hak ve teknolojik imkan vardı. Var olan düzenin eksiklikleri, hataları da vardı elbet, bu da kabul. 13 yıllık serüvende sadece olumlu şeyler olmadı elbette olumsuz tarafları da oldu bu yönetimin. Kiminin işine gelen durum kimini zor durumda bıraktı. Ama bunca emeğin, yapılmış iyi şeyinde bir kalemde silinmesi gerçekten çok acı. Beni eleştirenler oldu, taraflı davranıyorsunuz diyenler oldu. Bu düşüncelerim bir çoğunun hoşuna giden tarzdan değil bunun farkındayım. Hatta taraf belli ettiğimde aldığım tepki aynen şöyle; “ne kadar para veriyorlar bu konuşmalar için.” J gülüyorum bu tür tepkileri görünce, bir yandan da üzülüyorum elbet. Bildiğiniz ya da yöneldiğiniz doğrular için bir karşılık mı almak lazım. Şimdi çıkıp hayır ben tarafsızım desem zaten doğru değil. Evet yöneldiğim bir taraf var ama tarafı olmadığım saflara da kin gütmüyorum. Onlara karşı kutuplaşmıyorum, düşman gibi görmüyorum. Nihayetinde aynı ülkede aynı kültüre sahip milli bilinci olan insanlarız. Düşman değilim kimseye. Ama gördüğüm ve savunduğum değerler var. En basitinden hızla yükselen ekonomimizle, yerli üretimimizle dünya devleri ile yarışıyorduk ki yolumuza taş koydular. Çok eskilerde de olduğu gibi yine aynı senaryoyu yaşadık. Bizim güçlenmemiz sömürgeci ülkeler tarafından tehdit olarak algılandığı için dış destekli iç düşmanlarımız sahneye çıktı. Bir nevi piyonları öne süren sömürgeci ve emperyalist devletler planlarını işletmeye başladılar. Paula Coelho’nun da dediği gibi maalesef haçlı seferleri devam ediyor. Ama biz daha son hamlemizi yapmadık. Hani diyor ya sayın cumhurbaşkanımız, “Türk’ün gücünü kimse sınamaya kalkışmasın!”. İçimizdeki piyonlardan kurtulursak sanırım derin bir ohh çekicez. Daha sonra büyük Osmanlı imparatorluğu planlarına geçebilicez inşallah. Hani güzel bir atasözümüz vardır ‘meyve veren ağaç taşlanır’ diye. Çok doğru bir söz. Bu gün bu karışıklığın en büyün sebebi yolunda giden iç ve dış siyasetin birilerinin zoruna gidişidir. Üstesinden gelicez bununda, buna yürekten inanıyoruz. Yiğit düştüğü yerden kalmasını da bilir. Sevgiyle kalın …
SÜMEYYE GÖRAY
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.