"TOKİ'ye ülkenin tapusunu vermek akıl işi değil"

Dün TBMM Genel Kurulu’nda ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi’ ile ilgili bir konuşma yapan Kaplan, “Türkiye deki nüfusun yüzde 75’i şehirlerde yaşamaktadır.  Dolayısı ile yaşanacak kent önemlidir. Ülkemiz; 25 bin km’lik fay hattına sahiptir. Deprem riski neredeyse sürekli mevcuttur. Yapıların yaklaşık yüzde 15’inin de kaçak olduğunu düşünüldüğünde; çarpık yapılaşmanın olduğu yerlerde kentsel dönüşüm elbette ki gereklidir. Ancak; bunu yaparken rantsal dönüşüme çevirmenizden kaygılıyım. Çünkü Afete karşı önlem gerekçesi ile düzenlenen bu kanun tasarısı Türkiye’nin ve kentlerin tamamını riskli alan ilan etme olanağı sağlıyor. Bu da TOKİ ve Başbakanlığa tek imar otoritesi olma olanağı yaratıyor. Yapı güvenliği için vazgeçilmez olan birçok denetimden muaf olan TOKİ ye ülkenin tapusunu vermek akıl işi değildir. Uygulamaları;  Kamu ihale kanununun dışına çıkarıyorsunuz. Bu nedenle yeni şaibelere olanak sağlıyorsunuz. Her nedense hükümetinizde bir alışkanlık haline geldi. Akçeli işleri kamu ihale kanunun dışına çıkarmak, Hatırlatmak isterim. Buda devlet kuruluşu. Bu tasarı TOKİ ye dilediği yapıya el koyma olanağı veriyor.  Bu kanun tasarısıyla Riskli alanlarla beraber aynı yapıların Maliye Bakanlığı aracılığı ile TOKİ ye devri sağlanıyor. Dolayısıyla şu kaygıyı yaşıyoruz. Sözde afet riski bulunan alanlarda ve yapılarda TOKİ ve TOKİ’nin ortaklarına yeni rantsal alanlar kazandırılmış olacak. Yılların deneyimle ile oluşturulan imar, çevre ve kültür yasaları devre dışı kalmakta. Bu kanun tasarısı ile yerel yönetimler devre dışı bırakılmaktadır. Bu kanun tasarısı ile insanların yaşama hakkına doğrudan müdahale etme olanağı veriyor.Kanunun amacı ile hiçbir ilgisi bulunmayan Ankara’nın özel bir alanını yapılaşmaya açmayı hedefleyen bir düzenlenmenin olmasını nasıl açıklıyorsunuz?  Yoksa 1980 de kanunlaşan Atatürk Kültür Merkezi Alanı’nın oluşturulması sizleri rahatsız mı ediyor? 2302 sayılı kanunla Atatürk’ün doğumunun 100. yılında sağlanan amacı Atatürkçü anlayıştan ve davranıştan hareketle milli birlik, beraberlik ve bütünlük duygusunu ve düşüncesini geliştirmek, bağımsızlık hareketlerindeki öncülüğünü, dünya görüşünü insanlık anlayışını ve barışçıllığını yaymak ve yaşatmak için kanunla ayrılmış bu alanda kültür merkezi, cumhuriyet müzesi, opera binası ve kurtuluş savaşı müzesinin olması sizleri rahatsız mı ediyor? Amacınız nedir? Tasarı bu haliyle ulusal ve uluslar arası hukuk ile güvence altına alınan hakları ortadan kaldırmakta, doğal, tarihi, kültürel, tarihi varlıklarımız ve kentlerimizde yeni bir talan alanı oluşturmaktadır” diye konuştu.

“SİZE NASIL GÜVENELİM”

Kaplan, konuşmasını şöyle sürdürdü:”İktidarınıza güven duymak istiyorum ancak şu ana kadar söylediklerinizle ve uygulamalarınızla buna olanak vermiyorsunuz. Her söyleminizle şunu hissettiriyorsunuz. Halk bize  %50 oy verdi dolayısıyla dilediğimizi yaparız. Bu anlayış külliyen yanlıştır ve hiçbir demokraside de yoktur. TBMM’de ve komisyonlarda muhalefet milletvekilleri hiçbir olumlu katkı sunmuyorlar mı ki, hiçbir doğru bir öneri getirmiyorlar mı ki önergelerin tümünü reddediyorsunuz. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Bu otoriter bir yaklaşımdır. Bu faşistçe bir yaklaşımdır. Bir taraftan gelin Türkiye’de yeni bir sivil anayasa yapalım diyeceksiniz, ortak mutabakatla herkesin kendini ifade edebileceği, bir anayasadan bahsedeceksiniz diğer taraftan da muhalefetin hiçbir önerisini dikkate almayacaksınız! Hatta önersi onları da  susturacaksınız. (İç tüzük tasarısındaki uygulamalarınız, temel eğitim komisyonunda olanlar ortada. Örnekleri arttırmak mümkün). Kaldı ki bu konuda zaten sakıncalısınız. Toplanan deprem vergileri ne oldu? Nereye harcadınız? Hesap verdiniz mi? 1999 da ki Kocaeli depremde hasarlı binalarda hala insanlar yaşamını sürdürmeye devam ediyorlar. On yıldır iktidardasınız, ne yaptınız?Van depreminde yaşananlar ortada iken; size nasıl güvenelim?”