Her sene yeni yıl kutlamalarına alternatif olarak kutlanan Mekke’nin fethi İslam tarihi açısından hiç aslı astarı olmayan bir kutlama biçimi.
Kim neden ve niye böyle bir şey icat etti bilinmez ama Hristiyanların yeni yıl kutlamalarına denk gelmesi de manidar.
Söz de Müslümanları Hristiyanlara ait bir kutsama etkinliğinden alıkoyup kendi tarihiyle özdeş bir kutlama yapmak.
Yeni yıl kutlayan Müslümanları da uyarma gerekçeleri hazır, “onlar bizim bayramımızı kutluyor mu?”
Biz de soruyu şöyle soralım, onlar bizim bayramlarımıza alternatif kutlama yapıyor mu?
Bir defa yanlış yanlışla düzeltilmez, düzeltilemez. Başka bir ifadeyle biz inandığımız doğruları doğru anlatırsak alternatif hiçbir kutlama yapmaya gerek kalmaz.
Dini bilgilerde büyük yanlışlıklar varken bir de dini tarihleri yanlış anlatıp uygularsanız hiçbir surette doğru inancı aşılayamazsınız.
Bir dönem dinler arası diyalog saçmalığıyla peygamber efendimizin doğum yılını da miladi nisan ayına sabitlemişler, bu doğrultuda kutlamalar tertiplemişlerdi. Asıl amaçlarını da acı tecrübelerle hep birlikte yaşadık.
Zaten tahrif edildiğine inandığımız dinin yanlışlarını Kur’an anlatıp, yapmamız veya yapmamamız gereken doğruları, yanlışları apaçık anlaşılır bir dille izah etmiş.
Kur’anl’a Müslümanları uyandırıp önlerini aydınlatmak yerine siyasi ihtirasla alternatif kutlama icat etmenin kimseye faydası yok.
Aksine ilerleyen süreçlerde arkadan gelen nesil Mekke’nin gerçek fetih tarihiyle yüzleştikçe inanç zafiyetini de beraberinde getirerek inandığımız değerler güvenilirliğini kaybediyor.
Hicri 8 Ramazan (Hicretin 8. Yılı) da Mekke fethedilmiş, miladi 11 ocağa denk gelmektedir deyin gitsin. 31 Aralık da ayrıca kutlamaya ne gerek var.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile….
