9550,18%0,21
32,52% 0,23
34,83% 0,35
2487,91% 1,05
4201,71% 0,00
Kocaeli İnsani Değerler Birliği Derneği (İDEBİR), Gölcük Eğitim Derneği ve Kuran Akademisi Derneğinin birlikte düzenlediği Kuran ve Toplum konulu panel İzmit Leyla Atakan Kültür Merkezinde yapıldı
Kocaeli İnsani Değerleri Birliği Derneği (İDEBİR), Gölcük Eğitim Derneği ve Kur’an Akademisi Derneği’nin birlikte düzenlediği “Kur’an ve Toplum” konulu panel İzmit Leyla Atakan Kültür Merkezi’nde yapıldı. Akademisyenler Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, Prof. Dr. İlhami Güler ve Yard. Doç. Dr. İbrahim Arslan ile şair Metin Önal Mengüşoğlu ve ilahiyatçı yazar Ahmet Baydar’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde Kur’an-ı Kerim’in perspektifinde ahlak, birey/şahsiyet, siyaset ve sanat anlayışları değerlendirildi.
Konferans salonu yanı sıra girişinin de dolduğu paneli Kocaeli Vali Yardımcısı Şükrü Çakır, Mazlumder eski Genel Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, Kocaeli Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Muhlis Öztürk, Prof. Dr. Recep Tarı, ilahiyatçı Dr. Ali Vasfi Kurt, Mazlumder Kocaeli Şube Başkanı Medine Küçük, İDEBİR Başkanı Nazır Esirci, Kur’an Akademisi Derneği Başkanı Ergin Abanoz, Gölcük Eğitim Derneği Başkanı Dilaver Sarışık ile derneklerin yöneticileri izledi.
Birinci oturum
Paneli düzenleyen dernek başkanlarının selamlama konuşmasının ardından Şair Metin Önal Mengüşoğlu’nun oturum başkanlığını yaptığı birinci oturumda Yard. Doç. Dr. İbrahim Arslan itikadi mezhep olan mutezile bir kelamcı olan “Kadı Abdulcebbar’ın Kur’an ve Şeriat Algısı”nı anlattı. ”Kur’an ve Birey/Şahsiyet” başlığı ile tebliğini sunan Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün de Kur’an-ı Kerim ile diğer dinler açısından birey ve şahsiyeti anlattığı tebliğinde “Hazreti peygamberin “Bir dilin konuşulduğu ortama girene kadar insan fıtrat üzeredir.” hadisi var. Buna göre aklını, iz’aninı, ahlaki yetilerini sonuna kadar kullanırlar ama bir toplum içerisine girince canına okurlar. ”dedi.
Güler, "Kuran toplum oluşturma projesidir."
Prof. Dr. İlhami Güler ‘de “Kur’an ve Siyaset” konularında görüşlerini açıkladı. “Kur’an’ın her şeyi bireyden başlattığı bir gerçek. Ama Kur’an aynı zamanda bir toplum oluşturma projesidir. Biz buna modern dilde siyaset, diyoruz. Birçok filozof ve düşünürden etkilenerek benimsediğim tanım; Siyaset ayrı bir topluluk ve ayrı bir toplum oluşturma ve bu toplumu koruma ve devam ettirme cehd ve gayretidir. Siyasetin en dip noktası burasıdır. Yani devlet olayı daha sonra gelen bir şeydir. Devlet olmadan siyaset olur. Ama, devlet olmak siyasetin zorunlu belirleyicisi değildir. Siyasetin zorunlu belirleyicisi olan mevcut olan insanlardan ayrılan bir topluluk oluşturma, koruma ve devam ettirilmesidir. Siyaset denildiği zaman bizler ile ötekiler, dostlar ile düşmanlar vardır. Hz. Muhammed’in hareketi ayrı bir toplum oluşturma anlamında bir siyasal harekettir. Mekke’deyken bir elçidir, peygamberdir aynı zamanda yavaş yavaş politik liderdir. Medine’ye döndükten sonra toplum yöneticisi sıfatını kazanmaya başlamıştır. Özellikle Mekke’nin fethinden sonra tüm Suudi Arabistan’ın tüm egemeni olan kişi olmuş ve Müslümanlar da bu hüviyeti kazanmıştır. “dedi.
İkinci oturum
Mengüşoğlu,”yerlileşebilmek için yaratıcı gücümüzü ortaya koymamız gerekir”
İkinci oturumda ise yazar Ahmet Baydar’ın oturum başkanlığında Şair Metin Önal Mengüşoğlu “Kur’an ve Sanat” konusunda düşüncelerini aktardı. Dogmalarla sanat anlayışının engellendiğini vurgulayan Mengüşoğlu, “İçimizdeki sanatkar ruhu, kabiliyeti açığa çıkararak her birerlerimiz yaratıcı gücümüzü ortaya koymalı üretime geçmeliyiz. Ben Gazze’li Müslüman’a ağlarken Ahmet Kaya’nın türkülerini dinleyerek değil, Gazzeli Müslüman’ın yazdığı türküleri dinleyerek ağlamak istiyorum. Bizim türkülerimizi kim yazacak, şarkılarımızı kim söyleyecek, bizim resimlerimizi kim yapacak, bizim ezgilerimizi gibi kim üretecek. Bekle hep başkaları üretsin. Hep başkalarının müziğini dinle, resmini, heykelini izleyen insan dumura uğrar. Ve kendi olmaktan çıkar yabancılaşır. Onun için de İslam coğrafyasında, dünyasında müthiş bir yabancılaşma furyası vardır. Yerlileşebilmek için ana damarımızda mevcut potansiyel yaratıcı gücümüzü ortaya koyup kendi türkümüzü söylemek ve üretmek zorundayız. Başka çıkar yolu da yoktur. ”dedi.
Kırbaşoğlu, "Ahlak merkezli yaklaşım gerekir"
“Kur’an ve Ahlak Haritası” konusunda görüşlerini açıklaya Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu da yaşanan ahlak erozyonunu ve anlattı. Ahlak önemine verilmediğini belirten Kırbaşoğlu, “Ahlak merkezli bir yaklaşım keşfedilmesi gerekir. Bu konuda islam ulemasına, ilahiyat camiası çok iş düşüyor. Ama maalesef islam ulemasında denilince büyük ölçüde incir çekirdeğini doldurmayan konularda fetva veren insanlar anlaşılıyor, gerçekten de öyle. Dolayısıyla bu alim profilinden böyle bir ahlak merkezli İslami, Kur’an-i bir yaklaşım belirlemek zordur. Bu Türkiye’de mümkün değildir, Körfez ülkelerinde, Kuzey Afrika ve diğer islam ülkelerinde de maalesef mümkün değildir. Dolayısıyla biran önce ahlak merkezli bir anlayışa geçilmesi gerekir ”dedi.