On beş yılda Türkiye’nin çehresi ve çevresi çok kapsamlı değişikliklere uğradı. Bunun en baş mimarı hiç şüphesiz bugünkü Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan. Geçen bu on beş yılda söylenmedik laf bırakılmadı. Oğlunun gemiciklerinden tutun en küçük ayrıntılarını bile ifşa etmeye kalktılar. Ne kadar maaş alıyor, aldığı maaşı hak edip etmediğine bakılmaksızın birilerinin işine gelmedi diye diktatör ilan edildi.
Oysa bu devletin en büyük gelir kaynağı kamu çalışanlarıdır. Çünkü kıdım kıdım zam alırlar ama kesilen vergiler hiç sorulmadan ne kadar kesilecekse kesilir. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve bakanlıkların harcamaları da vergiye tabi bilmiyorum ama işçi-memur potansiyel vergi deposudur. Kamu harcamaları da sıkı denetimdedir, Sayıştay kamu ihalelerini bile didik didik inceler. Bu konuda gümrük ve ticaret bakanının bir de açıklama yaptı, kamu ihale kanunundaki ucuz alımın devleti zarara uğrattığını söyleyerek. Değişiklik yapılır mı, umarım yapılır.
Bir de hiç dokunulamayanlarımız var. Mesela futbol camiası paranın en çok kol gezdiği alan ama kimse neler oluyor diye sorgulamıyor. Cumhurbaşkanına diktatör diye demediklerini bırakmayanla imparator lakaplı direktöre hiç laf etmiyorlar. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ama ortada bir gerçek var ki ülkeyi karış karış dolaşan, dünyada bir çok ülkeyle ticari anlaşmalar yapan, ülkenin çehresini değiştiren Erdoğan’ı diktatör diye eleştir ama futbol adına, milli takım adına hiçbir başarısı olmayan imparatorun alacağı paraları konuşma. Üstelik olduğu yerde kaos, kavga, futbol dışı her şeyiyle gündem. Böylesi agresif bir teknik adamın eskilerin tabiriyle bulunmadık Bursa kumaşı gibi iki de bir takımın başına getirilmesi de ayrı bir muamma. Arkadaşlarla bu konuyu konuşurken duyduklarımda ayrı bir facia. Terim’den başkası bu işi yapamazmış. Neden dedim? Çünkü yıllardır hem GS hem milli takımda müthiş bir kadro oluşturdu, kendisinden sonra geleni kolay kolay barındırmazlar. Eyvah dedim kendi kendime, bu ülke de fetodan kurtulalım diye uğraşırken para için daha neler yapılıyormuş da haberimiz yokmuş. Ayıp ya 80 milyonun umutla beklediği futbola hiçbir şey katma ama paraya gelince ne bulursan al, hatta bulmadıklarını da al. Federasyonun pişkinliğine ne demeli? Karşılıklı anlaştık seremonisine kovuldum manifestosu. Artık hükümetin bu işlere el atması elzem hale geldi. Yeni spor bakanımızın spordan gelen biri olarak bu tür işlere bir düzenleme getirmeli. Herkes istediği gibi at oynatmamalı. Yetimin, mazlumun hakları bunlara yedirilmemeli. Hatta bu federasyon şaibeli hale geldi hemen yeni düzenlemeyle görevden alınmalı, daha sağlıklı yapılanmalara gidilmeli. Yoksa çok paralar çarçur edilir bunlar da kabadayı gibi ortalıkta gezinir.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile….
