9645,02%-0,50
32,60% 0,27
34,77% 0,34
2410,39% -0,91
3997,01% -1,87
Beyaz Hareket Derneği tarafından düzenlenen 'Recep Tayyip Erdoğan Sempozyumu'nunda konuşan Karabük Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahattin Türetken, Erdoğan'ı anlattı.
Gebzelilerin yakından tanıdığı Prof. Dr. Bahattin Türetken, "Türkiye'nin Teknoloji Atılımlarında Recep Tayyip Erdoğan Faktörü" konulu oturumunda yaptığı konuşmada, Erdoğan'ın 1994'te Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği İstanbul'un birçok sıkıntıları olduğu halde ilk kez yüksek lisans ve doktora öğrencilerine burs programı başlattığını ifade ederek, "Bu çok önemli bir adımdır. Bu bir belediye başkanının yüksek lisans ve doktora öğrencilerine vermiş olduğu bir katkıdır. Kayda değerdir. Bir basirettir" dedi.
Uluslararası değerlere bakıldığında bilim ve teknolojinin bir ülkenin geleceği olduğunu dile getiren Türetken, şöyle devam etti: "Türkiye'nin son 15 yılında yapılan teknolojik atılımlarını bizzat yaşayan insanlardanım. 17 yıldır da bu teknolojik atılımlar kapsamında laboratuvarda çalışan, milli projelere katkısı olan bir insanım. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan'ın farkını yakından izlemiş olarak şunları söylemek istiyorum: Türkiye'de bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu tarafından belirlenir. Bu kurulda çeşitli bakanlıklardan ve kurumlardan üyeler vardır. Bu kurul 1983 yılında kurulmuştur. Yılda iki kez toplanır. Fakat 2004'e kadar bu kurul, 42 kez toplanması gerekirken, sadece 8 defa toplanmış. 2004 yılında o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanımız, kurula başkanlık yapıyor, himayesine alıyor, 10 yılda 18 kez toplanıyor. Türkiye'deki bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeleri ve seyri öğrenmek için bu kurul kararlarına bakmamız lazım. Bunlara baktığımız zaman kurul kararları alınır ama orada kalır. 10. toplantıdan sonra Cumhurbaşkanımızın himayesine aldığı bu kurul işlevli hale getiriliyor."
BEYİN GÖÇÜ TERSİNE DÖNÜYOR
Türetken, Erdoğan'ın 11. toplantıya geldiğinde bir önceki görüşmede alınan kararların durumunu sorduğunu, konuyu bizzat takip ettiğini aktararak, "2004 yılında Ulusal Uzay Araştırmaları Programı başlıyor, 2011 yılında da Türkiye uydusunu yapıyor. Göktürk 2'yi gökyüzüne gönderiyor. Bu 2004'te alınan bir program neticesinde gerçekleşiyor. 14. toplantıda Türkiye artık bazı şeylerini aşmış, NATO'ya cihaz satar hale gelmiş. 15. toplantıda beyin göçü tersine dönüyor. Artık Türkiye'de de araştırma altyapısı kurulmuş oluyor. O kardeşlerimiz gelip Türkiye'de çalışmalarına başlayabiliyor. 16. toplantıda hedef koyuyor. Diyor ki 'milli uçak, milli tren, milli gemi ve otomobil.' Bugün Türkiye milli gemisini yapmıştır, milli uçak ve otomobil yapmak üzeredir" şeklinde konuştu.