Bu anlamda kutlanan bir hafta var mı bilmiyorum ama geçtiğimiz hafta benim hastane haftamdı. Hastanelere gidip gelmekten Türkiye ve dünya gündemindeki birçok olayları boş geçtim, yazmaya fırsat bulamadım. Birader yaklaşık bir aydır hastanelere abone oldu zaten. Onun teşhis ve tedavisi henüz tamamlanmamışken kızımız Merve ve annesi de hastaneye yolumuzu düşürenlerden.
Öyle ki bir arkadaşımla aylar öncesinden buluşmak için sözleşmişken bir türlü buluşamadık. Perşembe randevulaştık ki bu seferde karşılıklı oturduğumuz teyzem düşüp burnundan yaralanmış. Tansiyon tavan yapmış. Sağlık ocağına götürdük ama tansiyonu düşürülemedi bir türlü. Onlar tansiyonla uğraşırken iki ara bir dere misali bende arkadaşla görüşebildim. Bu arada da bizim hatunun Salı gününden beri bekleyen kan tahlil sonuçlarını Cuma’ya ancak alabildik.
Biz böyle hastanelerle cebelleşirken gündemde neler olmadı ki! Gebze’de genç avukat öldürüldü olaydan çok aleyhte yapılanlar aileyi daha çok rencide ettiği bir gerçek. Sebebi her ne olursa olsun şiddet ve cinayet insanlığa karşı yapılan bir vahşettir. Buna dur demesi gerekenler de tabi ki başta iktidar olmak üzere hukukçuların, adliyelerin hakim ve savcıların sorumluluğu. İnsan hayatı ekonomik veriler kadar değer taşımıyor maalesef. Ekonomiyle ilgili herkes konuşuyor lakin dolandırıcılık, cinayet gibi vahşetle ilgili esas konuşması gereken adalet bakanımızın ağzını bıçak açmıyor. Üstelik kendisi de bir avukat, yazık ki ne yazık.
Bir diğer gündem de İstanbul Sözleşmesinin fesih edilmesi. Birçok açıdan güzel bir gelişme ama ne yazık ki yeterli değil. Zira asıl mesele malum sözleşmeye istinaden çıkarılan 6284 sayılı kanun. Kadın cinayetleri ve şiddetti durdurmak şurada dursun daha beter hale geldiği sanırım elde ki veriler yeterince açıklıyor. İş kanun çıkarmakla bitmiyor, onun takibi de en az kanun kadar önemli. Suçu önlemek için çıkarılan her kanun suçlu üretmekten başka bir işe yaramadığı görülmesine rağmen hiçbir tedbir alınmıyor. Adliyelere sevk edilen birçok suçlara takipsizlik kararı veriliyor kimsenin umurunda değil.
Tüketici mahkemelerinde görülen davaların önce ara bulucuya götürülmesi vatandaşın işini daha da zorlaştırmasına rağmen kimse işleyişteki aksaklığı görmüyor, vatandaş canından bezdiriliyor, hukuka olan güveni derinden sarsıyor. Ve biz hala hukuk reformlarını bekliyoruz. Bekleyelim bakalım bu bekleyiş daha kaç cana mal olacak.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…