Sevgili arkadaşlar, İslam coğrafyasının halini gördükçe, Müslümanların bunca tefrikaya düştüğüne, düşmanlarının kışkırtmalarıyla birbilerini kırdıklarına şahit oldukça emin olun aslında içimde yılgınlık, bir umutsuzluk mu var, yoksa bir bıkkınlık mı var onca çırpınmalarımıza rağmen bir anlaşılmazlık mı var bilemiyorum, ne elime kalem alasım geliyor, ne de tuşlara basasım. Dünyanın haline bakıyoruz dünya viran, Müslümanlara bakıyoruz halleri bühtan, İslam’dan, İslam ahlak anlayışından, kardeşlik duygularından, Peygambere ümmet olma düşüncesinden, Sevgili Peygamberimizin “Bütün iman edenler bir vücudun azaları gibidir, bir bütünü tamamlayan parçalar gibidir” ifadesinden uzaklaşmış, tefrika hastalığına tutulmuş, paramparça olmuş, kimisi haçlının, islamın kendi öz evlatılarından oluşturduğu zulüm ordularının çizmeleri altında inlerken, kimisi ise bana dokunmayan yılan bin yaşasın havasında elinde telefonu, kumandası, kredi kartları ile zevkin, keyfin doruklarını zorluyor ve aradan geçecek olan zaman içerisinde sıranın kendisine gelmesini bekliyorlar.
Sevgili kardeşim, haçlı insan yaşatmaz, haçlı kendinden olmayana yaşam hakkı tanımaz, hatta kendinden olsa bile, kendi gibi düşünmeyene yaşam hakkı tanımaz. Tarihteki ve günümüzde ki örneklerine baktığımızda yüzyıllardır sistematik olarak mülümanları yok ediyorlar; Öyle ki ele geçirdikleri yerlerde hegomonyasını kurmakla yada orayı sömürmekle de yetinmez, yakar yıkar yok eder ve en küçük islam fikrine ve yaşayan müslüman varlığına ve eserine bile tahammülü olmadığını gösterir. Bakın çok değil bundan beşyüz yıl kadar ötesine, 1492’ye bakın; 700 lü yıllarda bugünkü adıyla Cebelitarık’ı geçip İspanya ve Fransa’nın içlerine kadar ulaşıp o coğrafyayı aydınlatan ilim, irfan üreten ve aslında Avrupa’da ki rönesans’ın temellerini atan Endülüs İslam medeniyetini ve oradaki Müslümanları, Avrupalı öylesine yok etti ki en küçük İslam fikri ve eserinin zerresine bile yaşam hakkı tanımadılar. Sırayla yok ediyorlar, işte beşyüz sene önce Avrupa’nın güney bölgesinde bir tane bile mülüman bırakmayan Avrupalı, şimdi de Afrika’nın güneyini, kuzeyini, Asya’yı, Ortadoğu’yu İslamdan arındırmaya çalışıyor. Bütün bunların karşısında onlar için en büyük tehlike Türkler yani Sünni müslümanlar. Bizi yok etmenin peşindeler; İran’ın yaptıklarına baktıklarında onu zaten kendi emellerine hizmet eder buluyorlar; Suud ve türevi olan diğer İngiliz düzenlemesi emirlik coğrafyasına baktığımızda ise manzara zaten Batının istediği gibi. Afrikada hem katlimalar hem de misyonerlik faaliyetleri ile İslamı yok etmeye çalışmaları devam ediyorken, Doğu da Çin’in eliyle etnik ve dinsel anlamda temizlik yapıyorlar. Yetmedi Arakan’dan, Filipinlerden temizliyorlar. Merak etmeyin yarın bir gün Endonezya, Malezya ve Bangladeş’e ve başka Müslüman ülkelere de ellerini uzatacaklar. Bunlar üç beş yıllık planlar değil elli, yüz, ikiyüz yıllık planlar yapıyorlar ve a şıkkı olmadı, b şıkkını deniyorlar. Zulümle geliyorlar olmadı gülerek geliyorlar. Ne olur, ne olur uyanalım, Müslümanların tamamını sırayla yok etmeden kendimize gelelim. Sarı öküz hikayesini biliriz; Sırayla yiyorlar düşman bellediklerini. Sıra bize gelmeden el ele verip ayağa kalkalım.
Bugün Arakan’da olanlara baktığımızda, Arakan denilen bölgenin bir doğalgaz, maden ve petrol bölgesi olduğu ortaya çıkmışken olayın sadece Myanmar boyutu olmadığını, konunun sadece ne idüğü belirsiz taşa tapan üç beş gerizekalı Budistin ellerinden çıktığını mı zannediyorsunuz! örneğin Daeş denilen İngiliz-Amerikan kırması olan ve İngiliz-Amerikan-Vatikan hizmetkarı bu örgütün şu anda çok ilginçtir Filipinler’de bile ortaya çıktığından ve Filipin ordusunun Daeş’i vurmak için müslüman mahallelerini bombaladığından haberimiz var mı!? Olanlara bakın en yakınımız dibimizdeki Suriye’ye, Iraka bakın, Libya’ya, Mısır’a bakın. Bütün bu olayları iyi okuduğumuzda hepsinin arkasında dünyanın en büyük terörist devleti olan Amerika’yı , babası İngiltere’yi ve akıl hocası Vatikan’ı görmek zor değil.
Ey müslümanlar el ele verin ne olur. Hala bir kurtarıcı mi bekliyorsunuz!? Evet Allah’tan büyük kurtarıcı yoktur ama Allah bize akıl vermiş idrak vermiş, düşünce vermiş, kendimize gelelim, tefrikayı bırakalım, İslamın tek çatısı altında birleşelim, göreceksiniz çok güçlü olacağız ve dünyayı İslamın o adalet, huzur ve güven nuru ile aydınlatacağız. Kader gayrete aşıktır. Allahın selamı üzerinize olsun.
